22 Nisan 2018 Pazar

Porto

Yazı içindeki tüm fotoğrafları, üstlerine tıklayarak büyük boyutlu olarak görebilirsiniz!

Portekiz seyahatimle ilgili diğer yazılarım:

Bir kıtanın son durağı; Portekiz 👉
Portekizli üç güzel kadın 👉

Lizbon Gezi Yazısı 👉




Portekiz'e adını veren kent!

Portekiz seyahatimin (4-12 Aralık 2017) Lizbon'dan sonraki durağı olan Porto ile karşınızdayım. Fotoğraflarımla desteklediğim notlarımın, daha önce Porto'ya gitmiş olanlar için güzel bir anı tazeleme, gitmemiş olanlar için ise (bir gün bu güzel kente gittiklerinde) iyi bir rehber olacağını düşünüyorum. 


Porto gezi yazısı başlıyor!


Porto gezi yazısına başlamadan önce Lizbon ve Porto ile ilgili ulaşım bilgilerinin de yer aldığı Portekiz yazımı ve tam bir rehber niteliğindeki Lizbon gezi yazımı hatırlatmak istiyorum.



İber Yarımadası'ndaki önemli yerleşim bölgelerinden biri ve Lizbon'dan sonra Portekiz'in ikinci büyük kenti olan Porto'nun tarihi MÖ 4. yy.'a dayanıyor. İspanya'da doğan ve 797 km yol kat ettikten sonra Atlas Okyanusu'na kavuşan Douro Nehri'nin (Rio Douro) okyanusa açılan ağız kısmında yer alan kent merkezinin nüfusu 240.000 civarında, çevresindeki yerleşim yerleri ile birlikte bölgenin nüfusu 2.4 milyonu buluyor.



Antik Çağ'da Romalılar tarafından kurulmuş olan ve Portus Cale* olarak bilinen şehir MS 6. yy.'da çok önemli bir ticaret merkeziydi. Arapların 711 yılında İber Yarımadası'nı işgal etmelerinden sonra kentte yaklaşık 160 yıllık (868'e kadar) Arap hâkimiyeti yaşanmış. Arapların ardından şehirde Portekizlilerin hâkimiyeti başlamış. 

*Liman yolu anlamında Latince bir isimdir Daha sonra Portocale olarak anılmıştır ve ülkenin adının kaynağı da bu sözcüktür.



Ribeira'nın yüzlerce yıl önceki halinin resmi.

Tarihinin tamamını anlatmak için ayrı bir yazı hazırlamak gereken Porto'nun tarihi kent merkezi UNESCO tarafından 1996 yılında Dünya Mirası Listesi'ne dâhil edilmiştir.


Portekiz seyahatimde Porto için sadece iki tam gün ayırabildim. Baştan belirteyim; Porto bir-iki günde gezilecek şehirlerden değil. Ben tarihi kent merkezi ve Douro Nehri'nin iki kıyısı (Ribeira ve Gaia) olmak üzere en önemli yerlerini gezip gördüm. Porto'nun Atlas Okyanusu kıyısındaki yerlerine gitmek ve/veya Gaia yakasını daha detaylı gezmek, hatta bir şarap turuna (üzüm bağlarını, üretim yerlerini ve mahzenleri kapsayan turlar var!) katılmak isterseniz Porto için dört tam gün ayırmanızı öneriyorum.



Porto 1. Gün (8/12/2017 Cuma)


Porto'daki ilk günüme kapalı ve fena halde kasvetli bir havada başladım. Gün boyu hava bana muhalefet etmeyi sürdürdü, zaman zaman şiddetli olmamakla birlikte yağmur da yağdı. Tabii ki bu durum keyif almama engel olmadı. Bazen fotoğraf çekmekten vazgeçerek, elde şemsiye ile keyifle gezdim, ıslak Porto sokaklarında böyle yürüdüm. Hele o güzelim kaldırımlarda yürümek müthişti!



Porto'daki konaklamamı yaptığım Jose'nin evinden erkenden çıktım ve yürüyerek turizm ofisine gittim. Bu arada Porto'daki konaklamamı Airbnb'den oda kiralayarak yaptım ve çok memnun kaldım. Ev sahibi Jose, beni tren istasyonunda karşılamaya gelecek kadar ilgiliydi. Her sabah erkenden kalkıp fırından mis gibi sıcak ekmek aldı ve güzel mutfağında kahvaltı ikram etti. Bir gün Porto'ya giderseniz Jose'nin evini kesinlikle öneriyorum. Eğer Airbnb'ye buradan üye olursanız, ilk konaklamanızda siz de ben de kazanıyoruz!


Porto şehir kartını internetten satın alırsanız R. Clube dos Fenianos 25 adresindeki turizm ofisine uğrayıp kartlarınızı alabilirsiniz. Burada kredi kartı veya nakit ödeme ile kart almak da mümkün. Şehrin bazı yerlerindeki turizm ofisi noktalarından da kart almak mümkün.

İnternetten seyahat öncesinde satın aldığım Porto şehir kartımı teslim alarak güne başladım. Bundan önceki yurt dışı gezilerimde şehir kartları gezi bütçelerime epey katkı sağlamışlardı. Porto'da bunun pek faydasını görmedim, kart anca kendini amorti etti. Bunun en önemli nedeni de, Porto'nun fazla büyük bir şehir olmaması ve hemen her yere yürüyerek ulaşmanın mümkün olmasıydı. Ulaşım için fazla kullanmayınca, müze vb. yerlerde de pek fazla işe yaramayınca Porto şehir kartı almak fazla bir avantaj sağlamadı. Yine de siz bir gün Porto'ya giderseniz şuradan Porto şehir kartı ile incelemenizi yapıp kararınızı verin. Porto şehir kartı iki karttan oluşuyor; biri size kent içinde (metro ve otobüs ile) sınırsız ulaşım olanağı sunuyor (ki pek gerekmiyor), diğeri ise müze vb. yerlerde indirim ya da ücretsiz giriş olanağı sağlıyor.


Porto kartımı aldım, elimde gezi planım ve haritam; Porto Günleri başlıyor!


İlk olarak Praça da Liberdade'ye (Özgürlük Meydanı) doğru yürüdüm. Burası tarihi kent merkezinin hemen hemen ortasında yer alıyor. Bir tarafta Rua dos Clérigos, diğer tarafta ise Rua de 31 de Janeiro caddeleri uzanıyor. Praça da Liberdade'de durup, sırtınızı meydandaki Dom Pedro IV heykeline verip sağa baktığınızda Rua dos Clérigos caddesinin ucundaki Clerigos Kilisesi'ni (Igreja dos Clérigos) ve aynı adlı kuleyi, sola baktığınızda ise Rua de 31 de Janeiro caddesinin ucundaki Santo Ildefonso Kilisesi'ni (Igreja Paroquial de Santo Ildefonso) görebiliyorsunuz. 


Praça da Liberdade'deki Dom Pedro IV heykeli
turist gruplarının buluşma noktası.

Clerigos Kilisesi ve kulesi (solda), Santo Ildefonso Kilisesi (ortada), Rua dos Clérigos (sağda). Rua dos Clérigos caddesindeki tramvayın gittiği yönde soldaki fotoğraftaki görüntü var, tramvayın arkasındaki yokuşun ucunda ise ortadaki fotoğrafta görülen Santo Ildefonso Kilisesi var.

Praça da Liberdade'ye bir nokta koyarak burayı merkez almak ve Porto'daki gezilecek yerleri dört bölüme ayırmak istiyorum: Douro Nehri'nin iki yakası olan Ribeira ve Gaia, Tarihi Kent Merkezi ve Atlas Okyanusu'na yakın olan bölge. Ben Porto'nun Atlas Okyanusu'na yakın olan bölgesine gitmedim, iki günlük zamanımı Tarihi Kent Merkezi'nde ve Douro'nun iki kıyısında geçirdim. Aşağıdaki haritada özellikle merkezdeki önemli tarihi ve turistik yerleri işaretledim. Geniş bir alana yayılmakla birlikte eğer yürümeyi seviyor ve yürümeye engel bir durumunuz yoksa Tarihi Kent Merkezi'ni yaya olarak gezmek -özellikle fotoğraf bakımından- çok daha keyifli ve verimli oluyor. Alternatif olarak yaklaşık 100 yıllık geçmişi olan ve üç hatta çalışan turistik tramvayı ve yerel tur firmalarının şehir içi turlarını kullanabilirsiniz.

Praça da Liberdade'ye bir nokta (*) koyarak burayı merkez alarak 
Porto'daki gezilecek yerleri dört bölüme ayırıyorum: 
Douro Nehri'nin iki yakası olan Ribeira ve Gaia,
Tarihi Kent Merkezi ve Atlas Okyanusu'na yakın olan bölge.

Şimdi gelin, Rua dos Clérigos caddesinin ucundaki Clérigos Kilisesi'ne ve aynı adlı kuleye doğru yürüyelim. Kiliseye şöyle bir göz atalım, çıkmak isteyenler için kule ile ilgili bilet vd. bilgileri şurada verelim ve oradan Porto Üniversitesi'nin merkez yerleşkesinin bulunduğu meydana (Praça de Gomes Teixeira) doğru yürüyelim.

Porto'daki diğer kiliseler gibi Clérigos Kilisesi de çok iyi korunmuş. Küçük ama gösterişli kilisenin hemen yanında Clérigos Kulesi yükseliyor. Kilise 1732-1750, kule ise 1757-1763 yılları arasında inşa edilmiş. Hava kapalı ve yukarı çıkan merdivenleri insan yığını ile dolu olunca kuleye çıkmadım. Havanın açık olduğu zamanlarda güzel bir Porto manzarası olduğu çok yerde yazıyor.

Clérigos Kilisesi'nin az ilerisinde önünde güzel bir süs havuzunun bulunduğu Porto Üniversitesi merkez yerleşkesi ve adını Portekizli bir matematikçi ve matematik tarihçisi olan Gomes Teixeira'dan (1851-1933) alan Praça de Gomes Teixeira meydanı var. Meydandaki geniş park (Jardim da Cordoaria) içindeki gülen adam heykelleri ve gövdeleri epey geniş olan asırlık çınar ağaçları ile dikkat çekiyor. Parkta bulunan çınargiller (platanaceae) familyasından bir melez çınar türü olan Londra çınarlarında(platanus acerifolia) üçü anıt ağaç durumunda. Bu üç çınarın yaklaşık 160 yaşında olduğu tahmin ediliyor.


Alman peyzaj mimarı Emile David tarafından 1865 yılında düzenlenen
Jardim da Cordoaria parkındaki asırlık çınar ağaçları arasında 

yürümek çok güzeldi..

Porto'nun Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildiği 2001 yılında, bir İspanyol firması olan Crédito y Caución tarafından şehre armağan olarak yaptırılan gülen adam heykelleri bu parkta bulunuyor. Heykeller her ne kadar gülüyor olsalar da, her birinde aslında derin bir keder saklı; bu heykelleri 2001 yılında yapan İspanyol heykeltraş Juan Muñoz aynı yıl ölmüş. Bu bilgiyi Porto'daki bu parkta gezip, gülen heykellerle birlikte gülerken bilmiyordum. Şimdi yazıyı hazırlarken yaptığım araştırmada öğrendim ve hüzünlendim. Bilseydim, 48 yaşında, heykelleri yaptığı yıl ölmüş olan Juan Muñoz parkta olduğum anlarda -aynen şu an olduğu gibi- beni derin bir hüzünle sarardı ve asla aşağıdaki fotoğrafta olduğu gibi gülemezdim!


Jardim da Cordoaria parkındaki asırlık çınar ağaçları arasında gülmekte olan 13 adam heykeli, 2001 yılında heykelleri yapan ve aynı yıl 48 yaşında ölen İspanyol sanatçı Juan Muñoz'un yaşama, insanlara ve gezegene bir tür gülerek veda etmesi mi acaba!


Yazıyı hazırlarken (şu an) hüzünlüyüm, sen, Porto'da 8 Aralık 2017 Cuma günü
senin için gezegene karşı güldüğümü varsay Juan Muñoz!

Parkın yaklaşık 200 m uzağında, Praça de Carlos Alberto ile Rua do Carmo sokaklarının kesiştiği noktada, 18. yy'ın ikinci yarısında (1756-1768 arasında) Barok ve Rokoko mimari tarzında  inşa edilmiş Carmo Kilisesi (Igreja do Carmo) var.  Mimarisi, içindeki ahşap işçiliği ve 1912 yılında dış duvarlarına kaplanan, Bakire Meryem'in (Our Lady) tasvir edildiği azulejoları ile Porto'nun en güzel kilisesi olarak kabul edilen kiliseye uğramadan olmaz.


Dışı ayrı, içi ayrı güzel Carmo Kilisesi (Igreja do Carmo). 


Hikâyesi olan devasa azulejo!

Carmo Kilisesi'nin içi epey gösterişli.

Carmo Kilisesi ile omuz omuza vermiş olan Carmelitas Kilisesi de (Igreja dos Carmelitas)  görülmeye değer. Yapımına 1616 yılında başlanmış olan kilisenin inşası 1628'de tamamlanmış, içinin yapımı ise 1650 yılına kadar devam etmiş. Barok mimarinin en güzel eserlerinden biri olan kilise komşusu Carmo gibi her gün ücretsiz olarak ziyarete açık.

Carmelitas Kilisesi (Igreja dos Carmelitas).  

Carmelitas (solda) ve Carmo (sağda) kiliseleri 3 Mayıs 2013 tarihinde
ulusal anıt olarak kabul edilmiştir.



Porto'nun bu bölgesinde bulunan ve günümüzde ticari bir turistik merkez haline gelmiş olan bir kitapçıdan söz ederek bölgeden ayrılacağım. Rua das Carmelitas 144 numaradaki Lello Kitapevi (Livraria Lello) 1906'da açılmış. Kitapçının olduğu bina, bilim ve sanatı temsil eden iki figürün olduğu ön cephesi ile göz alıcı görünüyor. 

Söylenenlere/yazılanlara göre J. K. (Joanne Kathleen) Rowling Porto'da İngilizce öğretmeni olarak çalışıp yaşadığı yıllarda, bu kitapçının atmosferinden ilham alarak ilk Harry Potter kitabını yazmaya başlamış. Harry Potter filmlerinden birinin bir sahnesi burada çekildikten sonra kitapçı tam bir turistik mekân haline gelmiş. Yurt dışı gezilerimde kütüphane ve kitapçı gezmeyi çok severim ama iş artık ticarete dönmüşse o tür yerlerden uzak durmayı tercih ederim. Porto'da da bunu yaptım ve yağmur altında epey uzun bir sırada bekleyen insanlara tebessüm ederek baktım ve yoluma devam ettim. Siz gitmek isterseniz kitapçıya girişin ücretli (4€) olduğunu bilin! Eğer kitap satın alırsanız giriş ücretini kitabın fiyatından düşüyorlarmış.




Turistik kitapçı!

Şimdi sizi biraz Porto sokaklarında dolaştırmak ve sonra da içindeki muhteşem azulejoları ile mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan São Bento tren istasyonuna götürmek istiyorum. Takılın peşime!



Porto sokaklarında sıklıkla grafitilerle süslü duvarlara rastlıyorsunuz.

Şehrin pek çok yerinde, sol baştaki fotoğrafta olduğu gibi otoparklardaki durumla ilgili bilgi verenler de olmak üzere yön levhaları var. Lizbon'daki "kaldırım sanatı" Porto'da vardı!

Porto sokaklarından sokak sanatı örnekleri..

Porto sokakları ve caddeleri..

Kestaneciler, Lizbon'da olduğu gibi Porto'da da ortalığı duman altı ediyor.

Aralık ayında Porto'da olunca Noel ile ilgili simgeler sık sık gözüme çarptı.

Porto'ya (benim gibi) trenle gelmişseniz, modern ve ana hat trenler için hareket noktası olan Campanha tren istasyonunda trenden inersiniz. Portekiz yazımda ulaşım bilgilerine detaylı olarak yer verdiğim için burada tekrar bu konuya girmeyeceğim. Yaklaşık 100 yıldır hizmet veren ve Porto'nun ikinci önemli tren istasyonu olan São Bento, daha çok iç duvarlarındaki 20.000 parçadan oluşan azulejoları ile özellikle turistlerin ilgisini çekiyor. 


São Bento tren istasyonu Porto'nun tarihi bölgesinin merkezinde, Praça Almeida Garrett meydanında yer alıyor. 

İstasyon binasının iç duvarlarındaki azulejolar Portekizli ressam Jorge Colaço'nun eseri ve 20.000 fayanstan oluşan bu devasa azulejolarda Portekiz tarihinin kısa bir özeti var. 

 Portekiz tarihi için çok önemli olan tarihi figürleri ve sahneleri gösteren azulejolar. 

Dünyanın en güzel tren istasyonlarından biri olan São Bento'nun duvarları..

São Bento tren istasyonu binası, 18. yy ile 20 yy'ın ilk yıllarında Avrupa ve Amerika'da egemen olan mimarlık akımı Beaux tarzında yapılmış.

São Bento tren istasyonundaki etkileyici detayları kaçırmayın!

Portekizli mimar 
José Marques da Silva tarafından tasarlanan São Bento tren istasyonu, Travel & Leisure dergisi tarafından dünyanın en güzel 16 tren istasyonundan biri olarak seçilmiş. Listede bizim değerini bilmediğimiz Sirkeci istasyonu da var!

São Bento tren istasyonundaki tren bilgilerini şuradan öğrenebilirsiniz.

São Bento tren istasyonundan çıkıp Avenida Dom Afonso Henriques caddesinde sadece 350 m yürüdüğünüzde, bu caddeye bağlı bir ara yol olan Terreiro da Sé'de bir Roma Katolik kilisesi olan Porto Katedrali (Sé do Porto) var.

Porto Katedrali (Sé do Porto) kentin en eski Romanesk anıtlarından biridir.

Yapımına 12. yy'ın ilk yarısında başlanan ve 13. yy'ın başlarına kadar devam eden katedrale sonraki yıllarda eklemeler yapılmış. Dışarıdan bakıldığında bir kale görünümünde olan katedralde, Prens Henry Navigator vaftiz edilmiş ve Kral John 14. yy'da Lancester Prensesi (İngiliz) Philippa ile evlenmiş. Kilise bölümüne giriş ücretsiz, asıl katedrali ve diğer bölümleri gezmek isterseniz bilet ücreti 3€, Porto karta %35 indirim var!

Porto'daki ilk günümü Douro Nehri'nin eksi kent kıyısı olan Ribeira'da tamamladım. Hava müthiş kapalı, ara ara yağmurlu ve hatırı sayılır şekilde soğuktu. Kısaca aşağıdaki gibiydi!

Porto'daki ilk günümün finalini Douro Nehri'nin Ribeira adlı kıyısında tamamladım ve (ortadaki fotoğrafta görülen büyük şemsiyelerin altında) yazının sonunda anlatacağım Porto lezzetlerinden biri olan Francesinha yedim.

Şimdi gelin Porto sokaklarında biraz daha gezelim, evleri, binaları ve detayları görelim. Sonra da Porto'daki ikinci günümde gezdiğim yerlerle ve gezerken gördüklerimle devam edelim.


Porto'nun 500 yıllık sokağı olan Rua das Flores, gerek sokakta bulunan dükkânlar ve binalar gerekse keyifli atmosferi ile Porto'da gidilmesi gereken yerlerden biri. Rua das Flores'in Largo de São Domingos ile kesiştiği yerdeki Moreno Eczanesi 1804 yılından bu yana tam 214 yıldır hizmet veriyor ve artık kent kimliğinin bir parçası olmuş. Bizde ise böyle oluyor!

Yağmurlu havada da çamaşırımızı kuruturuz!


Porto evleri..

Azulejo kaplı sokak duvarları..

Dokunulası detaylar..

Dokunmadan geçemediğim detaylardan biri; kapıdaki posta kutusu girişi (sol üst fotoğraf).("Andar" Portekizcede "kat" demek.) 


Porto 2. Gün (9/12/2017 Cumartesi)

Porto'daki ikinci günüme heyecanla başladım. Bunun nedeni, Portekiz seyahatime hazırlanırken öğrendiğim, Porto'daki bir sarayda bulunan Arap Salonu'nu dünya gözü ile görecek olmamdı. Evet, günün ilk durağı, Jardim do Infante Dom Henrique parkının yanındaki Rua de Ferreira Borges sokağında bulunan Borsa Sarayı'ydı (Palácio da Bolsa)📹

Borsa Sarayı'nın (Palácio da Bolsa) komşusu olan Jardim do Infante 
Dom Henrique parkında, (Lizbon gezi yazısında bahsettiğim) 
Gemici Henrique olarak da bilinen Portekiz Prensi 
Infante Dom Henrique'in görkemli bir heykeli var.

Porto'daki en önemli tarihi eserlerden ve mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olarak kabul edilen Borsa Sarayı 19. yy'da Ticaret Derneği tarafından Neoklasik tarzda inşa edilmiştir. Yapımına Ekim 1842'de başlanan binanın ana cephesi ve birinci katı Kasım 1850'de tamamlanmış. İç mekân düzenlemelerine 1860'dan itibaren ağırlık verilmiş. Sarayın en değerli bölümü olan ve yapımı 18 yıl süren Arap Salonu (Salão Arabe) 12 Haziran 1880'de açılmış. Yapımını Porto Ticaret Derneği başlatmış olmasına rağmen, uzun yıllar boyu kamu binası olarak kullanılan bu değerli yapının sahibi 1918 yılından bu yana Porto Ticaret Derneği'dir. 

İçindeki farklı bölümlerin yapımının tam olarak bitirilmesi yaklaşık 
70 yıl süren, son derece görkemli bina için işini iyi yapan 
6 mimar ve yüzlerce işçi çalışmış.

Günümüzde yılda yaklaşık 300.000 kişi tarafından ziyaret edilen Borsa Sarayı,
Porto'nun en çok ziyaret edilen anıt yapılarından biridir.

Fotoğraflarda görülen ahşap görünümlü duvarlar aslında alçıdan yapılmış!


Ziyaret Bilgileri:

Borsa Sarayı Nisan - Ekim arasında 09:00 - 18:30, Kasım - Mart arasında 9 - 13:00 ve 14:00 - 17:30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Bireysel ziyaret mümkün değil, dört dilde (Portekizce, Fransızca, İngilizce ve İspanyolca) rehberli tur yapılıyor. Turlar yaklaşık olarak 45 dakika sürüyor. Giriş ücretinin 9 € olduğu sarayı ben Porto kart ile 4,25  €'ya gezdim. Ben gittiğimde İngilizce tur 2 saat sonraydı, zaman değerli olunca her ne kadar söylenenleri anlamasam da (önceden edindiğim sarayla ilgili bilgilerden güç alarak) Fransızca tura katıldım ve dünya gözü ile bu muhteşem yeri gezdim, gördüm, yaşadım.


Rehberli turun son bölümünde grup bu kapının önüne geliyor.
Benim gibi önceden çalışıp gitmişseniz, 
kapının ardında tarifsiz bir güzellik olduğunu biliyorsunuz. O an kapıya nasıl baktığımı, bakarken içeride göreceklerimi nasıl düşlediğimi unutamam!

Duvarlarında ve süslemelerinde 18 kg altın kullanılmış olan,
muhteşem görünümlü Arap Salonu (
Salão Arabe). 📹   

Borsa Sarayı'ndaki Arap Salonu'nun her noktasında muhteşem bir işçilik var.
Her yer detay, her yer estetik, her yer sanat dolu!
Gözlerimi iyice açıp, doya doya dakikalarca seyrettim bu güzellikleri.


 Sanal Tur:

Yukarıda anlattıklarımı ve fotoğraflarımla size aktarmak istediklerimi buradaki sanal tur ile tamamlamak istiyorum. Okura hizmet böyle olur! 😊


Borsa Sarayı'ndan çıktıktan sonra hemen yanındaki  São Francisco Kilisesi'ne (Igreja de São Francisco) gittim. Kilisenin içi çok güzeldi ve maalesef fotoğraf çekmek yasaktı (diğer bölümlerde serbest). Bu yapıda kilise, müze ve bodrum katında da mezarlar var ve hepsi tek biletle görülebiliyor. Bilet ücreti 3,50 €. Porto'ya giderseniz Borsa Sarayı'na gitmemek zaten olmaz, oraya kadar gitmişken de hemen yanındaki bu kiliseyi de görmenizi öneriyorum. Kilisenin içinden (çekmek yasak olduğundan) fotoğraf paylaşamıyorum ama ne gördüğü size şurada gösterebilirim!



São Francisco Kilisesi'nin (Igreja de São Francisco) bodrum katındaki mezarlar ilginçti.Kilise, 1223 yılında Porto'ya yerleşmiş olan 
Fransiskanlar tarafından 18. yy'da yapılmış. 
Yapı, dışarıdan Gotik mimari özellikleri gösterirken, yukarıda verdiğim 
linkten görebileceğiniz içindeki müthiş ahşap oymacılığı ile de 
Barok stilin izlerini taşıyor.






Sırada Porto'ya hayat veren ve Portekiz'in Lizbon'daki Tejo Nehri'nden sonra Atlas Okyanusu'na açılan ikinci kapısı olan Douro Nehri'nin iki yakası var; Ribeira ve Gaia. 📹




Douro Nehri'nin Kuzey Yakası; Ribeira

Porto'nun en eski ve karakteristik yerlerinden biri olan Ribeira, gerek aynı yakadaki tarihi dar sokakları ve renkli evleri ile gerekse Dom Luis I Köprüsü (Ponte Luis I) ve karşı kıyıdaki Gaia manzarası ile hem bir buluşma noktası hem de dönüp dolaşıp gelinecek bir yer. 📹   📹


Douro Nehri'nin Ribeira kıyısı.

UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Tarihi Kent Merkezi'nin bir parçası olan Ribeira'da çok sayıda yeme - içme mekânı var. Kentin her an hareketli olan yeri burası. Kıyıdaki harekete aldanmayın ve mutlaka arka sokaklarda gezin! Praça da Ribeira'da (meydanda) Porto geziniz için hatıra ve hediyelik eşya satın alabileceğiniz tezgâhlar oluyor ve fiyatlar gerçekten diğer yerlere göre çok uygun. 📹


Portekizce anlamasam da Portekizli satıcıları dinlemek güzeldi.

Kıyıya inmek kolay ama yukarı yürümek için dik ve uzun merdivenleri ya da yokuşu tırmanmak gerekiyor. Yürümekte zorlananlar asansörleri kullanabilir. 
İki tür asansör var. Biri bildiğimiz türden bir asansör (Elevador da Lada), Lizbon'daki Santa Justa asansörüne benziyor ve Rua da Lada sokağı ile üst kısım arasında hizmet veriyor. Diğeri füniküler türü asansör, Ribeira ile yukarıdaki Batalha arasında çalışıyor ve yukarıya çıkarken şöyle bir manzara sunuyor.


Ribeira kıyısına ulaşım için için kolay seçenek; asansörler!


Ribeira kıyısından Douro Nehri'ndeki tekne turlarına katılabilmek mümkün. 

Şimdi yukarıdaki fotoğrafta görünen Dom Luis I Köprüsü'ne çıkalım, nefis manzarayı seyrederek Douro Nehri'nin güney yakası olan Gaia'ya geçelim ve Porto'daki geziye orada devam edelim.




Dom Luis I Köprüsü (Ponte Luis I)

Ribeira ve Gaia yakalarını birleştiren dev bir demir yığını olan köprü yaya, metro ve kara trafiğine açık. Köprüde yürümesi epey keyifli. Benim gibi yağmurlu, karanlık ve rüzgârlı bir günde yürürseniz bu keyfe biraz da heyecan katılıyor. İlk gün bu heyecanlı keyfi böyle yaşadım, ikinci gün ise sakin ve açık havada yürürken, durup durup aşağıdaki manzarayı seyrettim.


Ribeira ve Gaia yakalarını birleştiren Dom Luis I Köprüsü (Ponte Luis I).

Porto'daki São Bento ve Ribeira bölgelerini güneydeki Vila Nova de Gaia ile birleştiren iki katlı metal köprünün yapımına 1881 yılında başlanmış ve beş yıl sonra 31 Ekim 1886'da kullanıma açılmış. Adını Portekiz kralı Luís I'den alan köprüyü, Gustave Eiffel'in ortağı olan Alman mühendis François Gustave Théophile Seyrig tasarlamış. 

Nehir yüzeyinden yüksekliği 45 metre olan Dom Luis I Köprüsü'nün
kemer eğrisinin uzunluğu ise 172 metre.

Köprünün en önemli özelliği alt katında kara ulaşımına, üst katında ise demiryolu (Porto'daki D metro hattı) ulaşımına olanak sağlamasıdır. Ayrıca hem üst hem de alt katında yaya geçişi yapılabilmektedir.


Gaia kıyısından manzara (solda), Dom Luis I Köprüsü'nün Gaia
yakasındaki başlangıç noktasından manzara (ortada)
ve köprü üzerinden Ribeira kıyısı (sağda).




Douro Nehri'nin Güney Yakası; Gaia

Douro Nehri'nin güney kıyısına kısaca Gaia, uzun adı ile Vila Nova de Gaia deniyor. Porto'nun güneyinde yer alan kıyı bölgesinin nüfusu 180.000 civarında. Gaia, Porto (merkez) ve diğer 12 belediyeyle birlikte Porto kent yerleşim alanını oluşturuyor. 📹


Gaia yakasındaki en önemli turistik yerleri haritada işaretledim.
Bunların dışında, Gaia'da kıyı boyunca yürümek başlı başına bir keyif.

Bölgede dünyaca ünlü Porto şarabı üretimi yapan işletmelere ait üzüm bağları, üretim yerleri, tanıtım ve satış yerleri ve şarapların saklandığı mahzenler var. Özellikle mahzenler günümüzde önemli bir turistik çekim merkezi haline gelmiş durumda. Bunlardan en çok ilgi göreni Gaia kıyısında merkezi bulunan Cálem. Mahzenlerin gezilmesi, şarap üretimi hakkında bilgi verilmesi ve şarap tadımı sonrasında nefis bir fado konseri ile tur tamamlanıyor, tavsiye ediyorum. Gitmeden önce internetten programı inceleyip bilet alabilirsiniz.


Douro Nehri'nin Gaia kıyısı.

Ağaçtan yapılan geleneksel Portekiz teknesi olan ve özellikle şarap endüstrisinde yük taşımacılığında kullanılan Rebola adı verilen tekneleri kıyı boyunca görebilirsiniz. Yüzlerce yıl önce kara ve tren ulaşımı yokken yük taşımacılığında kullanılan bu tekneler Porto şarap endüstrisinin gelişmesinde önemli rol oynamışlar ve günümüzde Porto'nun simgelerinden biri durumundalar. 📹


Douro Nehri'nin Gaia kıyısında, bu yakada bulunan neredeyse her
şarap üreticisi işletmenin Rebola türü teknesi var. 
Rebola türü tekneler ve arka plandaki Dom Luis I Köprüsü
çok güzel fotoğraf sunuyor.


Gaia yakasında sakın kıyı boyunca sınırlı kalmayın, mutlaka arka sokaklara dalın, bir labirenti andıran sokaklarda pek çok detayın sizi beklediğini göreceksiniz. Kıyı boyunca yer alan restoranlar hem çok kalabalık hem de pahalı. Ara sokaklarda yerel insanlarla birlikte yemek yiyebileceğiniz ya da bir şeyler içebileceğiniz küçük ve sevimli yerler var.



Gaia'nın arka sokaklarından iki fotoğraf (solda), teleferik ve şarap mahzenleri.

Ribeira kıyısından olduğu gibi Gaia'dan da Douro Nehri'nde farklı türde içerikle ve sürelerde geziler düzenleyen teknelerin hareket noktaları var. Gaia'daki teleferik, gerek iki yakayı ve nehri yüksekten görmek gerekse
Dom Luis I Köprüsü'ne kolayca çıkmak için kullanılabilir.
Yolculuk çok kısa (sadece 5 dakika) sürse de bence denenmeli.
Şuradan teleferikle ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.


Gaia kıyısında bir banka oturun ve karşıdaki Ribeira'nın renkli evlerini seyredin!



🍔🍕🍲🍟  Porto'daki Lezzet Molalarım! 🍷🍸🍹🍺

Porto gezi yazımın son bölümünde, Porto'da gezerken verdiğim yeme-içme molalarından söz etmek ve gidecek olanlara önerilerde bulunmak istiyorum. 


Majestic Café
Porto'da mola verilebilecek en güzel yerlerden biri.

Porto'nun kalabalık ve hareketli sokaklarından Rua de Santa Caterina 112'de yer alan Cafe Majestic 1923'ten bu yana hizmet veren, geçmişi ve kimliği olan bir mekân. Son derece güzel bir atmosferin olduğu salonda kendinizi eski bir sarayın misafir salonunda hissedebilirsiniz. Sadece tatlıları ile değil geniş çok sayıda seçeneğin yer aldığı menü ile her keseye ve mideye hitap ediyor.

Majestic Cafe; Porto'da mola verilebilecek en güzel yerlerden biri!

Genellikle kapıda sıra oluyor ve içeride bir masa boşalıp temizlenmeden içeri yeni müşteri almıyorlar. Ben burada "rabanada" (ekmek tatlısı) yedim ve çay içtim. Çayın yanına süt de aldım. Gerçekten çok lezzetli ve keyifli bir molaydı. 📹

Majestic Cafe'deki tercihlerim; "rabanada" (ekmek tatlısı) ve İngiliz çay seti.


Confeitaria Primar
Küçük, samimi ve lezzetli!

Rua do Carmo 3 numarada, Carmelitas ve Carmo kiliselerinin hemen karşısında bulunan, küçük, sevimli ve güler yüzlü insanların çalıştığı bir pastane. Sadece tatlı değil, sandviç ve kahvaltılık da bulabileceğini bir yer.



Confeitaria Primar'da "fatia aranha" (bir dilim pasta)
ve "leite cim" (sütlü kahve) için 2,25€ ödedim.



Café do Cais
Ribeira kıyısındaki mola durağım!

Douro Nehri'nin Ribeira kıyısında, Cais da Estiva 91'de bulunan, kalabalık ve hareketli bu kafede yağmurlu bir havada mola verdim. Hemen karşımda Dom Luis I Köprüsü, sağımda da Douro vardı. 


Café do Cais, Ribeira/Porto.


İçerisi çok kalabalık olunca dışarıda oturdum. Yağmur, beni yağmurdan koruyan bir tente, hemen arkamda sırtıma sıcaklığı vuran bir ısıtıcı, nefis bir ıslak kek ve çay. Şu an yazarken bile o an yaşadığım keyfi tekrar yaşıyorum. 📹      📹
Yaşamımdaki unutamayacağım anlardan birini burada yaşadım!


Francesinha
Portekiz tostu!

Portekiz'e gitmeden önce okuduğum yazılardan ve hastası olduğum Ayhan Sicimoğlu'nun Porto gezi programından (Ribeira kıyısında bir restoranda yemişti, videoda 43:28'de!) bildiğim Francesinha; ara katmanlarında sosis, jambon, biftek gibi etlerin, üst kısmında da eritilmiş peynirin olduğu bir tür tost. Orijinali bir Fransız tost şekli olan 
croque monsieur. Fransa ve Belçika'da göçmen olarak yaşadıktan sonra ülkesine dönen Daniel da Silva adlı bir Portekizli tarafından 1960'lı yıllarda Portekiz damak tadına uygun hale getirilmiş ve "Küçük Fransız" anlamına gelen Francesinha adıyla satılmaya başlanmış. Tercih edenler için zirveye de bir adet yumurta konduruyorlar.


Özellikle Porto'da bilinen bir Portekiz lezzeti olan Francesinha.

Her ne kadar başta Lizbon olmak üzere diğer Portekiz şehirlerinde de yeme olanağı olsa da kentle özdeşlmiş olan bu lezzeti tatmak için en uygun yer Porto. Her restoranın kendine özgü sunum şekli ve sosu var. Sos formülleri her işletme için ticari bir sır niteliğinde. Francesinha yapan restoranların tek ortak yanı, bu lezzetli kalori deposunun yanında bira servis edilmesidir. Tabii ki bu genel bir durum, siz yanında başka bir içecek alabilirsiniz.

Porto'da Francesinha yiyebileceğiniz belki yüzlerce yer var.
Ben Praça Ribeira'daki (meydanda) Casa Deolinda'da bu lezzeti denedim.  

Yurt dışı gezilerim sırasında gezerken gördüklerimi ve tattıklarımı paylaştığım bir yazımın daha sonuna geldim. Hoş bir gitar melodisi eşliğinde güzel bir Portekizli kız çocuğunun Porto sokaklarında koşturduğu üç dakikalık videoyu buraya, bir başka nefis Porto videosunu da şuraya bırakarak ayrılıyorum.



Sümer Özvatan
Nisan 2018





Roma Gezi Yazısı