12 Mart 2019 Salı

Floransa Gezi Rehberi

Ekim 2018'de yaptığım İtalya seyahatimle ilgili yazılara Floransa Gezi Rehberi ile devam ediyorum. Bu güzel İtalya kenti ile ilgili daha önce iki yazımı paylaşmıştım. Bunların ilkinde kentin en önemli simgelerinden biri olan Floransa (Duomo) Katedrali'ni, diğerinde de Floransa Müzeleri'ni anlatmıştım. Bu yazıda ise Floransa'da size rehberlik etmek, kentin meydanlarını, sokaklarını, önemli tarihi ve turistik merkezlerini, her biri sanat müzesi niteliğindeki şapel, kilise ve bazilikalarını gezdirmek istiyorum. Önce ulaşım bilgisi vererek yazıya başlıyorum!



Roma Gezi Yazısı




Türkiye'den Floransa'ya gitmenin kolay ve hesaplı yolu!

Türkiye'den Floransa'ya (hava yolu ile) ulaşmak için farklı seçenekler var. Türk Hava Yolları veya Pegasus ile doğrudan Floransa'ya gidebilirsiniz, bu en kolay ama en pahalı yol. Uçakla doğrudan Floransa'ya gitmek yerine bir başka İtalya kentine gitmek ve oradan Floransa'ye geçmek ise en çok tercih edilen yol ve diğerine göre ucuz. Bunun için tercih edilen iki şehir başı çekiyor; Roma ve Bolonya (Bologna). İtalya seyahatimde ikinci durak olarak Roma'yı tercih ettiğimden benim uçuş noktam Bolonya oldu. Aylar öncesinden 282.-TL'ye aldığım uçak bileti ile Ankara-İstanbul (Sabiha Gökçen)-Bolonya yolculuğu yaptım. Bologna Guglielmo Marconi Havaalanı'ndan çok kolay ve hızlı şekilde tren garına (Bologna Centrale) ulaştım, oradan da yine kolay, hızlı ve rahat bir tren yolculuğu ile akşam olmadan güzel Floransa'ya kavuştum.

Sabah 6'da Ankara'daki evimden başlayan ve (Esenboğa Havaalanı'na yaptığım şehir içi yolculuğu saymazsak) dört bölümden oluşan yolculuk sonunda akşam olmadan Floransa'ya ulaştım.

Floransa ve Roma'dan oluşan 1. İtalya Seyahatim başlıyor!

Bologna Guglielmo Marconi Havaalanı.
Guglielmo Marconi (1874, Bologna - 1937, Roma): İlk başarılı telsiz telgraf sistemini geliştirdi. Kısa dalga radyo iletişimi üzerine yaptığı çalışmalarla modern uzun erimli radyo yayımcılığının gelişmesini olanaklı kıldığı için, radyonun babası olarak bilinir. Dünyada ilk kez transatlantik radyo iletişimini başaran kişidir. Telsiz telgrafın geliştirilmesine katkıları için, Alman Karl Ferdinand Braun ile birlikte 1909 yılında fizik dalında Nobel Ödülü ile onurlandırılmıştır.


Bolonya Havaalanı çok büyük değil, kargaşadan uzak, kapısı-bacası kolay bulunan, insanı yormayan bir havaalanı. Bolonya'dan Floransa'ya trenle geçeceğimden, Piazza delle Medaglie D'Oro meydanındaki tren garına gitmek için havaalanının çıkış kapısında durağı olan ve şehir merkezi ile havaalanı arasında ulaşımı sağlayan Aerobus otobüsünü kullandım. Ben otobüs biletini (6€) internetten almıştım. Havaalanındaki Aerobus bilet makinelerinden de bilet alınabiliyor. Bileti internetten alırsanız çıktısını yanınızda götürmeyi unutmayın!


Bolonya Havaalanı'ndaki Aerobus bilet makineleri ve çıkış kapısındaki durağı.
Piazza delle Medaglie d'Oro meydanındaki Bolonya tren garı (Bologna Centrale).

Tren garının olduğu meydanda, hemen garın giriş kapısının karşısında küçük bir park var.
Tren saatini beklerken insanları ve çevreyi izlemek,
evde hazırlanmış sandviç ile karın doyurmak için keyifli bir yer.

İtalya'nın kuzeyi ile güneyi arasında önemli bir geçiş ve aktarma noktası olan Bolonya tren garı dışarıdan görülen küçük binası ile insanı yanıltıyor. O küçük binanın arkasında ve alt katlarında geniş bir salon, eczane, bagaj emanet ofisi, bilet gişeleri ve çok sayıda bilet makinesi, bankamatikler, turizm ofisi, polis ofisi ve bisiklet kiralama noktası gibi çok sayıda hizmet birimi var. Üstte ve altta toplam 19 platformdan trenler hareket ediyor. Aynı andan farklı platformlardan birkaç tren hareket edebiliyor. Tren biletinizdeki tren numarasını ekranda takip etmek ve ekrandaki bilgilere göre treninizin geleceği platformu (peron) bulmak zor değil. Gardan görüntüler ve bilgiler için mavili yerlere "tık" yapabilirsiniz!

İtalya seyahatimi planlarken tüm tren biletlerimi, İtalya'nun ulusal tren şirketi TrenItalia'nın internet sitesinden aldım ve bilet çıktılarını yanımda götürdüm. Bunu yapabilir ya da tren istasyonlarındaki gişelerden veya bilet makinelerinden bilet alabilirsiniz.


Bolonya tren garında yönlendirmeler çok iyi yapılmış. 

İtalya'daki ilk tren yolculuğum için hazırım!

Bolonya - Floransa arasındaki tren yolculuğum yaklaşık 40 dakika sürdü.
Ara durağın olmadığı yolculuğun çoğu tünellerde geçti ve Floransa'daki tren garı olan
Stazione di Firenze Santa Maria Novella (Firenze SMN)'da noktalandı.

Floransa tren garının önündeki Piazza della Stazione (İstasyon Meydanı).
Tam karşıda, Cappella Del SS Sacramento kilisesinin yanında turizm ofisi var.

Floransa'daki ilk işim, turizm ofisinden,
Floransa Müzeleri yazımda bilgi verdiğim Firenze Card almak oldu.

Eveeettt, Floransa'daki ilk adımlarımı atıp Firenze Card'ı da aldıktan sonra,
Arno Nehri'nin güney yakasındaki konaklayacağım eve doğru yürümeye başladım.
Meydandaki eski bir FIAT araba neredeyse valizim kadardı!

Şu an yazarken bile müthiş keyif alıyorum; Arno'yu ilk gördüğüm an suyunun cılızlığı
beni bir parça hayal kırıklığına uğratmış olsa da, içinden nehir geçen her kent gibi
Floransa'da olmak çok güzeldi. Konakladığım oda eski bir Floransa sokağındaki eski bir
Floransa evinin en üst katındaydı (önlerinde çiçek olan iki pencereli oda).
Oda yüksek tavanlı olduğundan, rahat ve büyük yatak asma kattaydı.
Aşağıda ise geniş bir yaşam alanı (salon) vardı.
Asma katın altındaki banyo geniş, ferah ve temizdi.

Floransa'da Airbnb'den kiraladığım odada konakladım. Gönül rahatlığı ile önerebileceğim oda ile ilgili bilgiler şurada. Floransa'da konaklama ücretleri epey pahalı, ben bu odada 6 gece kaldım ve toplam 190€ ödedim, günlük yaklaşık 32€ yapıyor. Floransa'daki konaklama fiyatları dikkate alındığında benim için gayet uygun oldu. 


Airbnb'ye indirimli üyelik bağlantısı burada!
Airbnb'ye üye değilseniz ve burayı tıklayarak üyelik işlemi yaparsanız 
ilk konaklamanızda 16€ indirim kazanacaksınız!


Bu da Airbnb'de konakladığım oda ve ev sahibem Lilia hakkında yazdığım yorum:
Özenle dekore edilmiş, Floransa'da gezmek yerine odada kalıp zaman geçirme isteği uyandıracak ölçüde keyifli bir konaklama ortamıydı. İçeriğe dâhil olmamakla birlikte, çay-kahve yapma olanağı olması, çay-kahve ve şeker bulunması, temel yeme-içme gereçlerinin olması ve lezzetli atıştırmalıklar çok iyiydi. Bana göre burası bir oda değil,kendine ait banyosu ve salonu ile tam olarak bir evdi. Evden Floransa'nın merkezine keyifli bir yürüyüşle yaklaşık 15 dakikada ulaşılıyor. Şehir içinde ulaşım için otobüs vb. kullanma ihtiyacı duymadım. Santa Maria Novella tren istasyonu da, eve yaklaşık 20 dakika yürüme uzaklığında. Evden çıkıp sola dönüp, biraz yürüdükten sonra tekrar sola döndüğünüzde, evden 100 m uzakta uygun fiyatlı ürünlerin bulunduğu bir market var. Floransa'da konaklama için kesinlikle tercih edilebilecek bir yer. Molto grazie Lilia!



Floransa Köprüleri

Ulaşım ve konaklama ile yaptığım girişten sonra, Floransa'yı ikiye ayıran Arno Nehri'nin üzerindeki köprülerle devam etmek istiyorum. Floransa'da Arno Nehri üzerinde, bazıları taşıt trafiği için kullanılan ana yol bağlantısı olmak üzere 10 tane köprü var. Bunlardan 5'i tam şehir merkezinden ve bunların da 2'si görsellik, tarih ve konum bakımından öne çıkıyor; Ponte Vecchio ve Ponte Santa Trinita.

Floransa'nın merkezindeki köprüler.

Arno Nehri ve nehir manzaralı eski Floransa evleri.

Arno Nehri üzerinde bulunan Floransa köprülerinden en ünlüsü ve eskisi, 14. yy.'da yapımı tamamlanmış olan Ponte Vecchio'dur. Ponte Vecchio da Floransa (Duomo) Katedrali gibi kentin en önemli sembollerinden. Orijinal köprü 1218 yılına kadar Floransa'nın tek köprüsüymüş. Orijinal köprünün 1345 yılında yaşanan sel sırasında hasar görmesinden sonra günümüzde hâlâ var olan köprü inşa edilmiş. Ponte Vecchio, II. Dünya Savaşı'nın sonunda kenti terk eden Almanların tahrip etmediği tek Floransa köprüsü olmuş.


Ponte Vecchio (Eski Köprü).
Diğer taraftan bakınca!
Şu balkona ne kadar baktım.
Orada saatlerce kitap okumayı, yağmurlu bir havada çay içmeyi hayal ettim.
Nehrin en dar kısmında yer alan Ponte Vecchio'nun üzerinden görüntüler.
Köprüde Floransalı heykeltıraş Benvenuto Cellini'nin büstü var. 
Büstü kim yapmış, Benvenuto Cellini kimmiş, 
yazının aşağıdaki () bölümlerinde!


Arno Nehri üzerinde dikkat çeken ikinci köprü, bir Rönesans köprüsü olarak tanımlanan Ponte Santa Trinita'dır. Üzerindeki heykellerle dikkat çeken köprü Ponte Vecchio'nun günümüzde gölgesinde kalmış durumda. Bana göre bu köprü, zarif mimarisi ve üzerindeki dekoratif detaylarıyla, bir çarşı görünümündeki Ponte Vecchio'dan daha güzel. Karşıdan bakıldığında göze çok güzel görünen üç zarif kemerin üzerine oturmuş olan köprüdeki beton çıkıntılar gençler tarafından, aşağıda akan Arno ve yükseklik düşünüldüğünde, riskli bir oturma alanı olarak tercih ediliyor. Köprünün iki ucundaki dört köşesinde yer alan heykeller dört mevsimi temsil ediyormuş. Bugünkü köprüde müthiş bir tarihi saklı, anlatacağım!


Ponte Santa Trinita'dan Ponte Vecchio manzarası.

Kentin kuzeyi ve güneyi arasında ulaşımı sağlayan Ponte Santa Trinita'nın orijinal hali 1252 yılında ahşaptan yapılmış. Köprünün kuzey ucundaki bazilikadan (Basilica di Santa Trinita) adını alan ahşap köprü Arno'nun sularına sadece 7 yıl dayanabilmiş ve bir selle birlikte yok olmuş

Ponte Santa Trinita ikinci defa taştan yapılmış ama Arno yine yapmış yapacağını ve 1333 yılındaki bir sel baskınında o da yıkılmış. Üçüncü köprüyü Floransalı Rönesans mimarı Taddeo Gaddi (1290 - 1366) yapmış. Floransalılar'ın "artık bu son olur!" diye düşündükleri köprü de 1557 yılındaki selle yıkılmış. Sonraki köprünün mimarı ise Bartolomeo Ammannati (1511 - 1592) olmuş. Yukarıda söz ettiğim beton çıkıntıları tasarlayan Ammannati, böylece Arno'ya karşı galip gelmiş. Köprü, 1608 yılında mevsimleri temsil eden dört heykelle süslenmiş.


Bence Floransa'nın en güzel köprüsü; Ponte Santa Trinita. 

Tam 400 yıl boyunca Arno'nun üzerinde geçişi sağlayan Ponte Sanat Trinita'nın Ammannati versiyonu 1944 yılında (II. Dünya Savaşı'nın sonunda) Almanlar tarafından yıkılmış. Sonsuza dek Arno'ya direneceği düşünülen Ammannati'nin köprüsü Almanlar'a direnememiş. Mimar Riccardo Gizdulich (1908 - 1983) tarafından Ammannati'nin köprüsünden kurtarılabilen kalıntılarla ve onun tasarımına sadık kalınarak köprü yeniden yapılmış. Köprüye değer katan dört heykel nehirdeki molozların arasından çıkarılarak yeni köprüde kullanılmış, sadece bir heykelin başı bulunamamış. 


Ponte Vecchio'dan bakınca Ponte Santa Trinita böyle görünüyor.

Günümüzdeki Ponte Santa Trinita Köprüsü, böyle bir geçmişin ardından 1958 yılında tamamlanmış olan köprüdür. Ve güzel bir haber; heykellerden birinin kaybolan başı 1961 yılında bir dalgıç tarafından Arno'nun derinliklerinde bulunmuş. 



Sokaklar, meydanlar...


Köprülerden başladım, şimdi Floransa'nın karakteristik sokaklarında yürümeye, meydanlarına şöyle bir bakmaya ne dersiniz? Bu yazıda alışveriş ve moda dünyasına yönelik sokak bilgisi yoktur, baştan uyarayım!

İtalya şehirlerinde sıklıkla karşınıza çıkan iki İtalyanca sözcük var; via ve piazza. İngilizce'de de olan via'nın Türkçe karşılığı üzerinden, İtalya'daki anlamı sokak/cadde. Piazza ise Türkçe karşılığı kare olan sözcük, İtalya'daki anlamı ise meydan.

Arno Nehri'nin iki yakasındaki Floransa sokakları birbirinden güzel ve karakteristik.

Bir kenti tanımanın en iyi yönteminin sokaklarında yürümek olduğunu öğrenmiş ve bunu yapmaktan büyük keyif alan biri olarak Floransa'daki günlerimde ortalama 15 km/gün yürüdüm. Floransa küçük bir şehir, sakin ve huzurlu. Bazı kavşak noktalarında taşıt trafiği fazla gibi görünse de kentin genelinde bir düzen var. Merkezdeki meydan ve sokakların çoğu sadece yayalara ayrılmış durumda. 

İtalya kentlerinin demirbaşları olan motosikletlerden Florasa'da da epey var.

Floransa sokakları nasıl anlatılabilir? 

Bir kentin ruhunun yüzlerce yıldır yaşadığı, insan yaşamlarının sürekli aktığı sokaklar.. 
Asfalt ile katledilmemiş, yürürken bir başka keyif alınan sokaklar.. 
Pek çok yerinde, kaldırımda iki kişinin yan yana geçemeyeceği kadar dar olan sokaklar.. 
Pencerelerinden yaşam sarkan, duvarlarındaki yıpranmışlığın bile yakıştığı sokaklar..
Bazılarının Arno'ya çıktığı sokaklar..

Anlatabilmem, Floransa sokaklarında yürümekten aldığım keyfi size aktarabilmem yazı ile olacak iş değil. En iyisi ben art arda Floransa sokaklarında gezerken gördüklerimi aşağıya serpiştireyim.


Floransa sokaklarında asfalt yok, sokaklar büyük taşlarla kaplanmış.
Panjurları, kapıları kapı zilleri ilgi uyandırmada yarış halindeler.
Dar sokaklarda trafik tabelaları, yerden birkaç metre yükseğe uzanan borulara takılmış.

Binaların yağmur suyu boruları sokaklara açılmıyor, bina duvarlarının içinden kanalizasyon sistemine bağlanmış. Geçmişinde sel baskınları yaşanmış Floransa'da zamanla ortaya çıkmış bir önlem olsa gerek. Trafik tabelalarındaki sanatsal çalışmalardan aşağıda söz edeceğim.

Floransa sokaklarından... Sağ baştaki eski bir binanın kapı zili.

Sokaklar dar olunca, buna bir de park sorunu eklenince, küçük araba modelleri tercih ediliyor.

Bisikletler sadece yaşamı değil kentleri de güzelleştiriyor.

Floransa sokaklarından detaylar... Sol baştaki fotoğrafta görülen Medici ailesinin simgesi.
Medici ailesinden Floransa Müzeleri yazımda söz etmiştim.

Floransa sokaklarında detaylar bitmiyor!
Ortadaki fotoğrafta görülen çeşmeden iki tür su akıyor; normal içme suyu ve gazlı su (soda).
Piazza della Signoria (Sinyorlar Meydanı)'daki Palazzo Vecchio'nun (Vecchio Sarayı) Via dei Gondi'ye (Gondi Sokağı) bakan duvarındaki çeşme özellikle turistlerin işini görüyor.


Sol baştaki fotoğraf Ponte Vecchio'nun üzerindeki bir duvardan.
Piazza di San Lorenzo (San Lorenzo Meydanı)'daki Giovanni delle Bande Nere (
Lodovico de Medici; 1498-1526heykelinin kaidesinde de Medici ailesinin simgesi var.

Daracık sokaklardaki küçücük Floransa dükkânları.

Floransa sokaklarından..

Clet Abraham Fransa'da doğmuş bir İtalyan. Kendi stüdyosunun olduğu Floransa'da yaşayan sanatçı Floransa şehir merkezindeki pek çok trafik tabelasına ilginç eklemeler yapmış,
böylece ortaya farklı bir sokak sanatı çıkmış. Floransa'nın dışında Paris, Roma, Londra, Milano
ve Barselona'da da benzer çalışmalar yapmış. "Giriş yasak!", "Sağa dönülmez!" gibi emir ifadeleri içeren trafik tabelalarına bir tür tepki olarak bunu yapmaya başlamış
ve doğal olarak (güvenlik bakımından) geceleri çalışıyormuş!


Floransa'da çok ilginç bir yapı var, kentin bir yakasından diğerine yatay olarak uzanmış halde duran, yaklaşık 1 km'lik bir koridor; Vasari Koridoru (Vasari Corridor). Bu tür tünel benzeri yapılar toprak altında olurken, Vasari Koridoru Floransa'daki iki sarayı birbirine yukarıdan bağlıyor. 

Vasari Koridoru (Vasari Corridor).
Soldaki Palazzo Vecchio ile sağdaki Palazzo Pitti arasında bir tür hava köprüsü!

İtalyan ressam, yazar, tarihçi ve mimar Giorgio Vasari (1511 - 1574) tarafından I. Cosimo'nun isteğiyle 1565 yılında (5 ayda) yaptırılan koridor Palazzo Pitti ile Palazzo Vecchio arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Medici ailesinin üyelerinin güvenlik bakımından (halkın arasına karışmadan) iki saray arasında gidip gelebilmeleri amacıyla yapılmış. Vasari Koridoru bireysel ziyarete açık değil, tur organizasyonları ile ziyaret edilebiliyor ve bu yazıyı hazırladığım günlerde olduğu gibi zaman zaman farklı nedenlerle ziyarete tamamen kapatılabiliyor. Floransa'ya gidecek olanlar şuradan bilgi alabilir.


Ponte Vecchio'nun Lungarno degli Archibusieri caddesi ile kesiştiği yerdeki bu sütunlardan
oluşan kemerin üzerinde Vasari Koridoru'nun bir bölümü yer alıyor. Uffizi Galerisi'nden gelerek buradan geçen koridor yolculuğuna Ponte Vecchio'daki dükkânların üzerinden devam ediyor.


Vasari Koridoru'nun en iyi görüldüğü yer Uffizi Galerisi'nin üst katındaki bir pencere!

Floransa sokaklarından insan manzaraları!

Floransa sokaklarından. Sol baştaki fotoğraf, aşağıda anlattığım 
Piazza Santa Sipirito meydanındaki pazardan.

Palazzo Pitti (Pitti Sarayı)'nin bahçesinde resim yapan kız. 

Floransa'da çok sayıda meydan (Piazza) var. Hangisi daha önemli, karar vermek zor. Başta gelenlerden biri olan Piazza del Duomo (Duomo Meydanı)'dan Floransa (Duomo) Katedrali yazımda söz etmiştim. Burada kısaca diğer meydanlardan bazılarını anlatmak istiyorum.

Günün hemen her saatinde müthiş bir hareketin olduğu Floransa meydanlarından biri Piazza della Signoria (Sinyorlar/Lordlar Meydanı). Floransa'ya giden birinin kenti gezmek için seçebileceği en doğru başlangıç noktası burası olabilir. Buradan diğer önemli yerlere ulaşmak sadece birkaç dakikalık yürüyüşe bakıyor. Meydanın adı bazı Türkçe kaynaklarda/yazılarda "hanımlar" olarak geçiyor. Bunun hatalı olduğunu düşünüyorum. İtalyanca'daki signora veya lady hanım demek, signoria ise lordlar demek. Bir başka İtalyanca sözcük olan signorina ise genç hanım demek, belki bununla karıştırılmış olabilir. Kentin tarihi ile ilgili okuduğum bir yazıda, kenti iki aylık süreler için yönetmek amacıyla seçilen 9 kişiden oluşan gruba verilen isimmiş signoria. Neyse ben bu meydanın adını Türkçe "Lordlar/Sinyorlar Meydanı" olarak yazıyorum. 

Piazza della Signoria, Plazzo Vecchio'nun önündeki L şeklindeki meydandır ve bugün Floransa'daki en önemli buluşma noktalarından biridir. Sol baştaki fotoğrafta meydanda yer alan ve içinde çok sayıda Rönesans heykeli bulunan Loggia dei Lanzi/Loggia della Signoria (Lanzi Locası) görülüyor.

Uffizi Galerisi'ne komşu olan ve adını Floransa Cumhuriyeti'nde, Orta Çağ'dan Rönesans'a
kadar olan dönemde yönetici olan lordlardan alan meydanda önemli Rönesans heykelleri var.
Bunlardan birinde Medici Hanedanının Floransa Dükalığının II. Dükü ve Toskana Büyük Dükalığının ise I. Büyük Dükü olan I. Cosimo de Medici'nin at üstündeki heykeli var.

Sinyorlar Meydanı'ndaki Vecchio Sarayı'nın girişi.

Bir tür açık hava sanat galerisi görünümündeki Loggia dei Lanzi 14. yy.'da yapılmış.
Bu güzel kemerli galeride çok sayıda heykel var.


Loggia dei Lanzi'deki heykellerden en ünlüsü Medusa Başı ile Perseus (Perseo con la testa di Medusa) adlı heykel. İtalyan heykeltıraş Benvenuto Cellini (1500 - 1571) tarafından bronzdan yapılan ve Floransa'daki Bargello Müzesi'nde camekan içinde orijinali sergilenen heykelin büyük boy kopyası burada. Heykelde Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan, yılan saçlı ve keskin dişli dişi canavar olan Medusa'nın başı onu öldüren Persus'un (Yunan mitolojisindeki önemli kahramanlardan biridir. Babası Zeus, annesi Akrisios kızı Danae'dir ) elinde.


Medusa Başı ile Perseus (Perseo con la testa di Medusa) adlı heykel.

Arno Nehri'nin güney yakasındaki Piazza del Carmine'den bende kalanlar! 

Arno Nehri'nin güney yakasındaki bir başka meydan olan Santa Sipirito (Piazza Santa Sipirito); gerek çevresindeki kafe ve lokantalarla, gerekse meydanda kurulan pazar yeri ile kendine has bir keyifli ortam oluşturuyor. Meydanda, pazar tezgâhlarındaki sebze meyve çeşitleri ile uyum oluşturan bir de heykel var; Cosimo Ridolfi heykeli. Bana göre uyum şuradan geliyor; meydanda heykeli olan Floransalı Cosimo Ridolfi (1794 - 1865) bir bilimsel tarım uzmanıymış. Heykel başka bir Floransalı tarafından (heykeltıraş Raffaello Romanelli) yapılmış ve 1898'de meydana koyulmuş. Raffaello Romanelli (1856 - 1928) Ponte Vecchio'daki Benvenuto Cellini büstünü yapan heykeltıraş. Benvenuto Cellini'yi yazının yukarıda () kalan kısımlarından anımsıyorsunuz değil mi!


Piazza Santa Sipirito tam mola verilecek meydandı.
Ben de sabah sandviçimi buradaki bir banka oturup,
Cosimo Ridolfi'yi ve meydandaki canlılığı seyrederek yedim.

Piazza Santa Sipirito.

Arno Nehri'nin güney yakasındaki meydanlarla devam ediyorum. Burası Piazza di Santa Maria Soprarno adlı meydanın olduğu yer. Meydana giden sokaklardan biri olan Via de Bardi'den Ponte Vecchio böyle görünüyor. Meydana yakın bir noktada Floransa'daki yeni nesil heykellerden biri var; Floransa yakınlarındaki Barberino di Mugello'da 1931 yılında doğmuş İtalyan heykeltıraş Giuliano Vangi'nin yaptığı San Giovanni Battista heykeli. San Giovanni Battista, İsa'nın çağdaşı olan Yahudi vaiz ve peygamber Vaftizci Yahya'nın İtalyancadaki adı.

Tekrar karşı yakaya, Arno Nehri'nin Duomo Katedrali ve Sinyorlar Meydanı'nın da olduğu kuzey tarafına geçiyorum. Hem canlı, ama bir o kadar da huzurlu bir meydan olan Piazza di Santa Croce'deyiz. Aşağıda anlattığım Santa Croce Bazilikası'nın bulunduğu meydanda çok sayıda resim ve müzik yapan sokak sanatçısı var. Hediyelik eşya satan dükkân ve kafeler de meydanın kenarlarında sıralanmış. Floransa'da kesinlikle uğranılması gereken yerlerden biri.


Santa Croce Meydanı (Piazza di Santa Croce) ve Santa Croce Bazilikası.

Santa Croce Meydanı da, Floransa'daki keyifli mola yerlerimden biri oldu.

Bazilikaya bakış yönüne göre meydanın sol köşesinde, İtalyan ozan ve siyasetçi, Dünya edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen İlahi Komedya'nın yaratıcısı Dante Alighieri'nin (1265 - 1321) heykeli var. Heykel 1865 yılında, Dante'nin doğumunun 600. yılını kutlamak için
heykeltıraş Enrico Pazzi (1818 - 1899) tarafından yapılmış.

Santa Croce Meydanı'nda zamanın nasıl aktığı anlaşılmıyor.

Santa Croce Meydanı Floransa tarihinde defalarca sel baskınına uğramış. Arno Nehri'ne çok yakın olan meydanda yaşanan sel baskınlarında bazilika, bazilikadaki sanat eserleri ve arşiv hasar görmüş. Son olarak 4 Kasım 1966'da yaşanan sel baskını bunların en yıkıcısı olmuş. Arno Nehri'nin suları bazilikanın içinde 2.7 m'ye kadar yükselmiş. Sadece bu meydanın değil tüm Floransa'nın felaketi olan sel baskını ile ilgili şuradaki arşiv görüntüleri gerçekten üzücü. Kentler de insanlar gibi, neler neler yaşıyorlar!


Santa Croce Meydanı'nın 1966'da yaşanan sel baskınındaki görüntüsü.
O tarihlerde Dante'nin heykeli şimdiki yerinde değil, meydanın ortasındaymış. Gezmek, gezerken iyi bakarak görmek çok önemli.
Bu iki fotoğrafı Santa Croce Bazilikası'nın içindeki mağazada gördüm
ve fotoğrafların fotoğrafını çektim. Yazıyı hazırlarken de Floransa'da 1966 yılında yaşanan sel baskını ile ilgili (internetten) epey bilgi edindim.
Öylesine gezmemek gerek!

Buraya kadar gelmişken yaklaşık 10 dakika Floransa'nın güzel sokaklarında yürüyelim ve Floransa'nın en eski pazar yeri olan (1873'ten beri varmış), Piazza Lorenzo Ghiberti'deki Sant'Ambrogio Market'e gidelim. 

Sant'Ambrogio Market pazar günleri kapalı.
Diğer günler sabah 7'de eğlence başlıyor ve öğlen 14'te bitiyor.
Bence Floransa'da uğranılması gereken yerlerden biri de burası.

Sant'Ambrogio Market'in içindeki küçük büfede ayaküstü esspreso.

Kapalı pazar yerinin çevresinde çok sayıda eski eşya satan dükkân var.
Sağ baştaki fotoğrafta görülen, metal bir kutu içindeki onlarca (eski)
siyah-beyaz fotoğrafı ve üzerindeki 0,50 EURO yazılı etiketi görünce,
kendi kendime "bu dünyada her şeyin bir fiyatı var!" demiştim.



Dinî Yapılar...

Floransa'da Rönesans döneminin resim ve heykel sanatı örneklerini sadece müze, meydan, köprü ya da sokaklarda değil, dinî yapılarda da (şapel, kilise ve bazilikalarda) görmek mümkün. En önemli örnek olan Floransa (Duomo) Katedrali'ni özel bir yazı ile anlatmıştım. Burada Floransa'daki diğer dinî yerlerden söz edeceğim. Arno Nehri'nin güney yakasındaki Piazza del Carmine meydanında bulunan Santa Maria del Carmine Kilisesi (Chiesa di Santa Maria del Carmine) ve Brancacci Şapeli (Cappella Brancacci) ile başlıyorum.

Sol baştaki fotoğrafta görülen büyük yapı Santa Maria del Carmine Kilisesi ,
bunun sağ tarafında (aslında kilisenin içinde bir bölüm olan) 
Brancacci Şapeli'nin giriş kapısı var.

Kilisenin meydana bakan cephesi kırmızı yığma tuğlalarla dikkat çekiyor. Cepheye dikkatli bakıldığında kapının üst kısmına denk gelen bölümdeki desenler fark ediliyor. Temeli 1268 yılında atılan kilisenin inşası uzun sürmüş ve 15. yy.'ın sonunda tamamlanmış. Kilisede 1771'de çıkan yangında büyük hasar meydana gelmiş. Kilisenin bugünkü halinin büyük kısmı yangından sonra tekrar yapılmış. Neyse ki yangında, duvarlarında çok değerli fresklerin olduğu şapel zarar görmemiş. 


Santa Maria del Carmine Kilisesi'ne sabah açılır açılmaz girdim.
Etkileyici tavan süslemelerini seyrederken içerideki huzur duygusu hissediliyordu.
Kiliseye giriş ücretsiz, çarşamba ve cumartesi günleri saat 10:00 - 12:00, pazartesi, salı, perşembe ve cuma günleri 09:00 - 12:00 arasında ziyarete açık, pazar günleri ziyarete kapalı.

Santa Maria del Carmine Kilisesi'nden görüntüler.

Kilisenin içinde bir bölüm olan ama girişi ayrı bir kapıdan yapılan Brancacci Şapeli duvarlarındaki freskler nedeniyle erken Rönesans döneminin Sistine Şapeli olarak adlandırılmaktadır. Şapelin yapımına Pietro Brancacci başlamış, 1367 yılında ölünce yeğeni zengin bir Floransalı tüccar ve devlet adamı olan Felice Brancacci işe devam etmiş.

İsa'nın 12 havarisinden biri olan Aziz Peter'in (St. Peter) yaşamından kesitlerin, İtalyan Rönesans akımının başlangıç döneminin ilk önemli ressamlarından olan ve  bilimsel perspektif kullanışı alanında getirdiği yeniliklerle bilinen Masaccio (1401 - 1428) ile uluslararası Gotik tarz ile kendi Rönesans tarzını harmanlayan Masolino (1383 - 1447) tarafından 1425-1427 yılları arasında duvarlarına resmedildiği şapel, Rönesans döneminin en değerli fresklerine sahip yapılardan biridir.

Floransa'daki Santa Maria del Carmine Kilisesi içinde yer alan Brancacci Şapeli.
Şapel pazartesi, çarşamba, perşembe, cuma ve cumartesi günleri saat 10:00 - 17:00, pazar günü ise 13:00 - 17:00 arasında ziyarete açık ve giriş ücreti 10€, Firenze Card ile ücretsiz!

Sırada Arno nehrinin kuzey yakasındaki San Lorenzo Bazilikası (Basilica di San Lorenzo) var. San Lorenzo Bazilikası 300 yıl boyunca kentin ana (büyük) kilisesi olma unvanına sahip olmuş ve daha sonra bunu şimdiki Floransa (Duomo) Katedrali'nin olduğu yerdeki eski kiliseye (Santa Reparata) devretmiş. Günümüzde San Lorenzo Bazilikası; bazilika, Medici şapelleri ve kütüphane olmak üzere üç ana bölümden oluşan bir kompleks yapı olarak kullanılıyor. Şurayı tıkladığınızda açılacak sayfada detaylı bilgi var. Sayfanın sağ alt köşesindeki bazilika planında istediğiniz yeri tıklayarak o bölümle ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.

San Lorenzo Bazilikası Floransa'nın önemli meydanlarından biri olan Piazza di San Lorenzo'da.

San Lorenzo Bazilikası.

Donatello tarafından yapılmış mezar odası
ve Floransalı ressam Agnolo Bronzino tarafından yapılmış olan duvar resmi.

San Lorenzo Bazilikası'nın içindeki Sagrestia Vecchia bölümü.

Mimarlığını Filippo Brunelleschi'nin yaptığı Sagrestia Vecchia'nın duvar ve tavan detayları.

San Lorenzo Bazilikası'nın olduğu yapıdaki yerlerden biri, mimarlığını Michelangelo'nun yaptığı Laurentian Kütüphanesi (Biblioteca Medicea Laurenziana). 

Laurentian Kütüphanesi (Biblioteca Medicea Laurenziana). 

San Lorenzo Bazilikası giriş ücreti 5€, bazilika ve kütüphane ziyareti için ortak bilet 7,5€.
Pazar günleri saat 13:30 - 17:30 arasında, diğer günlerde 10:00 - 17:30 arasında ziyarete açık.
Firenze Card ile giriş ücretsiz!


Floransa'daki önemli dinî yapılardan biri de, yukarıda anlattığım Santa Croce Meydanı'na adını veren Santa Croce Bazilikası (Basilica di Santa Croce). İtalyan mimar Arnolfo di Cambio (1240 - 1310) tarafından tasarlanan ve 1294 yılında inşa edilen bazilika, (Michelangelo, Rossini, Machiavelli ve Galileo gibi)  büyük ve iyi olarak tanımlanan Floransalıların gömülü olduğu yer.


Bazilikaya sırtınızı verdiğinizde Piazza di Santa Croce meydanı böyle görünüyor.
Santa Croce Bazilikası'nın cephesi1863 yılında mimar Niccolò Matas tarafından tasarlanarak renkli mermerlerle kaplanmış. Kapısı ve kapının çevresindeki detaylar muhteşemdi.

Santa Croce Bazilikası'nın ana kapısından detaylar.

Santa Croce Bazilikası.

Bazilikanın içinde 16 tane aile şapeli var.
Bunlardan birinde Donatello'nun ustalık eserlerinden biri olarak kabul edilen
Christ Crucified (Çarmıha Gerilmiş İsa) adlı ahşaptan oyulmuş ve boyanmış heykeli var. 

Ortadaki fotoğrafta görülen mezar alanı Michelangelo için Giorgio Vasari tarafından
1564 - 1574 yıllarında yapılmış. Ortada Michelangelo'nun büstü var, büstün iki yanındaki iç içe geçmiş üç defne çelengi Michelangelo'nun çalışmalarından derinden etkilenen sanat, resim ve heykel alanlarının birleşimini temsil ediyormuş. Michelangelo 1564 yılında Roma'da öldükten sonra cesedi Floransalılar tarafından kaçırılarak ölümünden 20 gün sonra Floransa'ya getirilmiş.

Santa Croce Bazilikası'nın çok güzel ve huzurlu bir bahçesi var.
Bahçede bir de, fotoğrafta içinden görüntülerin olduğu şapel var; Pazzi Şapeli (Cappella Pazzi)

Santa Croce Bazilikası Floransa'da zaman ayırılması gereken yerlerden biri. Ziyaret bilgileri şurada!
Giriş ücreti 8€, Firenze Card ile ücretsiz.
Bazilika, pazartesi - cumartesi arasında her gün 9:30 - 17:30, pazar günleri 14:00 - 17:30 arasında ziyarete açık.



Hep sandviç yiyecek değilim!

Floransa Gezi Rehberi'nin sonuna geliyorum. Önce Floransa'daki keyifli molalarımdan üçünü paylaşmak, sonra da sizi kenti yukarıdan gören bir tepeye çıkarmak ve gün batımı sırasında Floransa ile vedalaşmak istiyorum.


Floransa'da mutlaka gidilmesi ve şöyle güzel bir şeyler yiyip içilmesi gereken yerlerin başında Mercato Centrale (Merkez Çarşı) geliyor. Dev bir çatı altında onlarca yeme-içme yerinde, yüzlerce seçenek. Burayı ilk gördüğümde Lizbon'daki Time Out Market'i hatırladım. Piazza del Mercato Centrale meydanındaki çarşıda tercihimi Bigallo adlı yerden yana kullandım ve nefis bir tavuk sarma (coscia ripiena) yedim. Yanına da Birreria'dan bir bardak yerel bira (Ichnusa) aldım. Tavuk sarma 12, bira 6; toplam 18€.


Yurt dışı gezilerimde beni en çok mutlu eden molalardan birini Sant'Ambrogio Market'in sadece 150 m uzağındaki Cibreo Caffe'de yaşadım. Önce, bu güzel ara sokak kafesinin karşıdan birkaç fotoğrafını çektim, sonra da tam köşede beni bekleyen masaya oturdum. Karşımda eski Floransa evleri, müthiş güzel ve keyifli bir sokak, insanlar; çok güzeldi! Tam olarak şurada yer alan bu güzel kafede tercihim bir kadeh beyaz Toskana şarabı oldu (6€). Sos, zeytin ve bir parça ekmek (ben istemeden) "ikram" olarak verildi.

Santa Maria del Carmine Kilisesi ve Brancacci Şapeli'nin açılış saatini beklerken uğradığım Hemingway nefis tatlıları, kahve çeşitleri ve sıcak çikolatası ile ünlü. Bir evin kitaplarla dolu odasında dinleniyormuş hissi veren, tuvaleti tertemiz olan harika bir mola durağı.
Üstelik fiyatlar Floransa geneline göre epey uygun (latte 1,20€).


Floransa'ya veda!

Floransa'daki son günümün akşamını seyahat planımı yaparken şöyle planlamıştım: Bir marketten yiyecek bir şeyler ve küçük bir şişe şarap alıp, Floransa'nın en iyi görüldüğü Michelangelo Tepesi'ne (Piazzale Michelangelo) çıkacak ve günü orada tamamlayarak bu güzel rüya kente veda edecektim. Öyle yaptım, düşündüğümü ve istediğimi yaşadım; şok şükür!

Tepeye çıkmadan önce Via di S. Niccolò, 19R adresindeki bu küçük markete (Le Bonta Di Michele Fiorenti) uğradım. Pek çok hazır yiyecek çeşidinin olduğu markette dilim pizza yedim. Bir küçük şişe kırmızı şarap ve bir parça da peynir aldım ve şu rotayı izleyerek yukarıya tırmanmaya başladım.
Dilim pizza + Fanta + küçük şarap + peynir = 5,70€.

Piazzale Michelangelo (Michelangelo Tepesi).

Tepede Michelangelo'nun ünlü David/Davud heykelinin bir kopyası var.

David'in farklı tarafları!

Meydanda hediyelik eşya satışı yapılan tezgâhlar var fiyatlar şehirdekilere
göre çok makul. Bu fotoğrafta görülen ânı yaşamayı (Floransa seyahatimi planlarken) çok istemiştim. Çok sevdiğim bu güzel kentle böyle
vedalaşabilmek yaşamımın geride kalan kısmında güzel bir anı oldu.
Salute Firenze! 🍷



İtalya seyahati öncesinde okuduğum kitaplar!

Her yurt dışı seyahatimden önce yaptığım gibi İtalya (Floransa ve Roma) seyahatimden önce de, beni bu geziye hazırlayacak kitaplar okudum. 
Bunlardan bazısında Floransa ve/veya Roma vardı, bazısı da sadece 
İtalyan yazarlardan örnek oldu. 
En çok Michel Butor'un "Değişme" adlı romanını beğendim. 
Bu kitabın güncel baskısı yok, ben sahaftan aldım. 
Bulup, alıp okumanızı öneriyorum.
(Değişme, Michel Butor'un 1957'de kaleme aldığı Yeni Roman anlayışının ilk 
örnekleri arasında yer alan romanıdır. Özgün ve sıradışı bir tekniğe sahip olan roman, öncü Fransız roman sanatının en eksizsiz ve ünlü romanı sayılmaktadır.)



Sümer Özvatan
Mart 2019




















2 yorum: