BUDAPEŞTE GEZİ YAZISI
Yazı içindeki tüm fotoğrafları üstlerine tıklayarak büyük boyutlu olarak görebilirsiniz!
Budapeşte fotoğraf gösterisini de buradan izleyebilirsiniz!
Bu yazımda Avrupa Hayal Haritam'da yer alan dünya kentlerinden Budapeşte'ye yaptığım gezi hakkında notlarımı ve fotoğraflarımı paylaşmak istiyorum.
|
Ben Budapeşte'yi çok sevdim... |
Ekim 2015'te Budapeşte seyahatine karar verir vermez (gidiş tarihimden yaklaşık 5 ay önce) uçak biletimi aldım. THY ile Ankara - İstanbul - Budapeşte (gidiş ve dönüş) toplam 505 TL gibi çok uygun bir fiyata bu seyahatimi gerçekleştirdim.
|
Budapeşte gezimin kısa özeti! |
Ardından booking.com'dan konaklamamı satın aldım. Uçak biletinde
olduğu gibi konaklamamı satın alırken de şanslıydım; Buda tarafında yer
alan HotelPapillon'a 3 gece için (oda + kahvaltı)
sadece 52 € ödedim. Konaklama ve gezi bütçesine daha sonra değineceğim.
|
Avrupa Hayal Haritam. |
Uçak biletini almış, konaklama için de
rezervasyonumu yaptırmıştım. Geziyi gerçekleştirmeye yaklaşık 5 ay vardı. Bu
süreyi internette Budapeşte ile ilgili gezi yazıları okuyarak not almakla,
Google Maps'te kendi harita ve krokilerimi oluşturmakla ve Budapeşte
Gezi Planı'mı oluşturmakla geçirdim. Gidip yaşamaktan ayrı, öncesinde
hazırlık yapmaktan ayrı keyif aldım.
|
Okunan gezi yazıları, alınan notlar, hazırlanan kroki ve planlar, Budapeşte dosyası... |
Macaristan'ın başkenti Budapeşte yaklaşık 1.8 milyon
nüfusu ile 10 milyon nüfusu olan ülkenin en büyük kenti. Kentin ortasından
geçen Tuna nehri Budapeşte'yi Buda ve Peşte olarak ikiye ayırıyor. İnişli çıkışlı
yolları olan Buda tarafı tamamen düz olan Peşte'ye göre daha yüksekte kalıyor.
Kentin yeni yüzü Peşte'de, tarihi dokusu ise Buda tarafında daha yoğun
hissediliyor.
|
Google Maps'i kullanarak oluşturduğum kroki planlarımdan biri. |
Macaristan'ın 2004 yılından bu yana Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen kendi
para birimi olan Forint kullanımda (Hungarian
Forint; HUF). Para birimleri arasında şöyle bir eşitlik var
(Eylül 2016 itibari ile): 1 HUF = 0,010 TL = 0,0032 EURO.
Herhangi bir şeyin fiyatını TL'ye çevirmek için HUF fiyatından iki sıfır silmek
yeterli. Gitmeden önce Türkiye'de HUF bulup almak çok mümkün değil.
Havaalanından itibaren kentin hemen her yerinde döviz ofisleri var. Döviz
bozdurma işlemi sırasında vereceğiniz EURO karşılığında tam olarak ne kadar HUF
alacağınızı görevliye onaylatmadan işlem yapmayın! Çoğu döviz ofisinde farklı
oranlarda komisyon uygulandığını da hatırlatmak isterim. Bir önemli not daha;
hemen her yerde HUF gibi EURO da kullanılıyor (hatta kafe ve
restoranlarda ödeme fişinde iki para birimi cinsinden de tutar yazıyor) fakat
ödemeyi EURO olarak yaptığınızda biraz daha fazla ödeme yapmış
oluyorsunuz!
ULAŞIM:
Budapeşte'de otobüs, tramvay ve metro ile
kentin her yerine ulaşmak çok kolay. Özellikle tramvaylar; duraklarının kentin
pek çok yerinde kolaylıkla ulaşılabilir yerlerde olmaları, duraklarda fazla
beklemeye gerek olmaması (birkaç dakika aralıklarla seferler var) ve hızla
gidilecek yere ulaştırması bakımından benim en çok tercih ettiğim şehir içi
ulaşım aracı oldu.
Gitmeden önce internetten satın aldığım
Budapeşte Şehir Kartı (Budapest Card) ile özgürce seyahat edebilmek güzeldi. İnternet
satışı %5 indirimli olan kartınızı Ferenc Liszt havaalanından teslim alıyor ve
hemen kullanmaya başlayabiliyorsunuz. Çok sayıda ücretsiz veya indirimli
aktiviteyi Budapeşte Kart'la yaşama olanağı var; kesinlikle
öneriyorum!
Havaalanından Budapeşte kartınızı alabilmek için, internetten satın alma işlemi
sonrasında e-posta ile gönderilen faturanın çıktısını yanınıza almayı unutmayın!
|
Budapeşte şehir kartını internetten satın almak yerine havaalanındaki kart ofisinden de satın alabilirsiniz. |
Şehir merkezine toplu taşıma ile ulaşım
iki aşamadan oluşuyor: Önce hemen havaalanı çıkışından 200E otobüsüne binerek
yaklaşık 20 dakikalık bir yolculukla Kőbánya-Kispest
metro istasyonuna, buradan da mavi metro hattı (M3) ile
şehir merkezine gidiliyor.
|
Budapeşte şehir içi ulaşım haritası.
|
Budapeşte Kartınız yoksa
otobüs ve metro için havaalanı içindeki toplu ulaşım ofisinden bilet
alabilirsiniz. Otobüs şoförlerinden de çok az bir fiyat farkı ile bilet almak
mümkün. Budapeşte Kartınızın arka yüzündeki tarih, saat ve imza
bölümlerini doldurmayı; tek kullanımlık veya günlük biletlerinizi de otobüs,
metro veya tramvayı ilk kullandığınızda sarı kutulara sokarak aktive etmeyi
unutmayın! Özellikle metro girişlerinde çok sık bilet kontrolü
yapılıyor ve aktive edilmemiş kartlar/biletler için ceza uygulanıyor.
Budapeşte şehir içi
ulaşımı ile ilgili tüm bilgi ve haritaları bulabileceğiniz adres: BKV
KONAKLAMA:
Buda tarafındaki
otelimden yazımın giriş kısmında bahsetmiştim. Bir daha Budapeşte'ye gitsem
kesinlikle yine Hotel Papillon'da konaklarım. Bununla birlikte kentin her
yerinde farklı fiyat ve özelliklerde çok sayıda otel var.
BUDAPEŞTE
GÜNLERİ
8 Mart 2016, Salı / 1. Gün
Sabah Budapeşte'ye erken gelmiştim. Her ne kadar gece
yapılan yolculuğun verdiği bir yorgunluk olsa da günü kazanmak adına otele
ulaşır ulaşmaz valizi bıraktım ve Buda tarafını gezmeye başladım.
|
Merhaba Budapeşte! |
Tuna nehri kenarından
Parlamento Binası'nı seyrederek başladığım ve yaklaşık 9 saatte 13.6 km
yürüyerek tamamladığım ilk günde sırası ile şuraları gezdim: Balıkçılar
Tabyası (Fisherman's Bastion), Matthias Kilisesi, Buda Tepesi. Buda
Tepesi (Buda Castle Hill), Buda Kalesi (Buda Castle) ve
Kraliyet Sarayı'nın (Royal Palace) bulunduğu alan. Saydığım
yerlere giderken birbirinden güzel, estetik ve karakteri olan sokaklardan
geçtim, ne kadar yorgun olsam da Buda sokaklarında keyifle yürüdüm. Buda
Tepesi'ne yürüyerek ulaşmak yerine Clark Adam Meydanı'ndan hareket eden
füniküler ile de yukarıya çıkabilirsiniz.
|
Gezime Buda yakasından Peşte'deki Parlamento Binası'nı seyrederek
başladım. |
Balıkçılar
Tabyası'nın hemen yanındaki Matthias Kilisesi (Matthias Church, Macarca; Mátyás-templom) Buda Kalesi
bölgesinde yer alan tarihi bir kilisedir. İlk olarak 1015 yılında Macar Kralı
Aziz Stephen tarafından yaptırılan kilise, 1241 yılında Moğol
saldırıları sonucunda yerle bir olmuş, 13. yüzyılın sonları ve 14.
yüzyılın başlarında ise Macaristan Krallığı’na altın çağını yaşatan Kral Matthias tarafından yeniden yaptırılmıştır. Kilisenin içi
olduğu kadar dışı da güzel, özellikle çatıdaki detaylar etkileyici.
|
Matthias Kilisesi. |
|
Kral Matthias'ın heykeli ve Matthias
Kilisesi. |
|
Matthias Kilisesi'ne girişler ücretli (1500 HUF), kilisenin kulesine
çıkmak isterseniz ayrıca 1500 HUF ödemeniz gerekiyor. Ben kuleye çıkmadım ama
içinde çok keyifli dakikalar geçirdim. Müthiş etkileyici ve fotoğrafik bir
yapı. |
Matthias Kilisesi'nden
sonra Buda sokaklarında birbirinden estetik binaları seyrederek yürümeye devam
ettiğinizde Buda Kalesi'ne (aynı zamanda Buda Kraliyet Sarayı'na) nasıl
geldiğinizi anlamıyorsunuz.
|
Buda
Kalesi'ndeki saray kısmına (Royal Palace) giriş kapısı. |
Kale kapısından
geçtiğinizde sağda, içinde Ulusal
Galeri (Hungarian National Gallery) ve Budapeşte Tarih Müzesi'nin (Budapest History Museum) olduğu binayı (Buda
Kraliyet Sarayı; Royal Palace), solda ise Tuna nehrinin ayırdığı Buda ve
Peşte yakalarının manzarasını görüyorsunuz. Budapeşte Kartı ile girişlerin
ücretsiz olduğu galeri ve müzeye kapanış saatine çok az kaldığı için giremedim,
Budapeşte günlerim sırasında da buraya uğramaya zaman kalmadı. Belki de bir
daha Budapeşte'ye gitmek için sebep yarattım kendime!
|
Buda Kalesi'nden sağa doğru
baktığınızda ise Budapeşte'nin merkezinde,
Tuna nehri üzerinde yer
alan 7 köprüden 4'ünü görebiliyorsunuz.
Sırası ile Zincirli Köprü, Elizabet
Köprüsü, Özgürlük Köprüsü ve Petőfi
Köprüsü. |
|
Peşte yakasından Buda Kalesi'nin gece görünümü ve
çok sevdiğim sarı tramvaylardan biri ve arka planda Buda Kalesi.
|
Gündelik yaşamında fazla yürümeyen ben, gece yaptığım uçak yolculuğu nedeni
ile uykusuz da olmama rağmen tam 13.6 km'lik bir yürüyüşle Buda yakasını sokak
sokak gezmiştim. Artık otele dönmenin ve dinlenmenin zamanı gelmişti. Muhteşem
ışıklandırması ile gecesi gündüzünden daha güzel olan Budapeşte'de Tuna boyunca
otele yürürken Zincirli Köprü ile Parlamento Binası'nı fotoğraflamak hem beni
dinlendirdi hem de müthiş bir keyif verdi.
|
Gece Buda
yakasından Peşte yakasına bakarken Zincirli Köprü böyle görünüyor. |
|
Buda
yakasından Peşte yakasındaki Parlamento Binası'nın gece görünümü. |
9
Mart 2016, Çarşamba / 2. Gün
Önceki gece yolculuk yapmak ardından dün gün boyu 13.6 km yürüyerek gezmek
beni epey yormuştu. Gece olabildiğince dinlenerek Budapeşte'deki 2. günüme
Peşte yakasının kuzeyindeki planladığım yerleri Parlamento Binası'nın
çevresinden başladım ve gün boyu (yazının başlangıç bölümünde verdiğim krokime
göre) sırası ile şuraları gezdim: Parlamento Binası'nın çevresi, Istvan
Kilisesi (St. Stephen's Basilica), Andrássy Caddesi (Andrássy Avenue, Macarca; Andrássy út), Opera ve Operet binaları, tarihi
metronun estetik istasyonları, Terör Evi, Kahramanlar Meydanı (Heroes'
Square, Macarca; Hősök
tere), şehir parkı
(Macarca; Városliget). Günün
finalini ise Gellert tepesinden Budapeşte'nin gece ışıklarını seyrederek
yaptım.
Yazının bu bölümünde yukarıda sıraladığım yerleri fazla söze girmeden gezerken
çektiğim fotoğraflarla anlatmak istiyorum.
Parlamento Binası:
Budapeşte'nin en görkemli
binası demek yanlış olmaz sanırım. Kentin sembollerinden biri olan ve Peşte
tarafında bulunan yapı Tuna Nehri’ne bakıyor. Almanya ve İngiltere Parlamento
binalarından sonra Avrupa’nın en büyük 3. Parlamento binası. İçini gezmek için
neredeyse yarım gün ayırmak ve bazı bürokratik aşamaları geçmek gerekiyor, öyle
"ben birine bakıp çıkacaktım" diyeni almıyorlar. İçini gezmek/görmek
isterseniz şuradan bilgi alabilirsiniz. Ben kâh
binayı kâh çevresindeki heykelleri seyredip fotoğraflayarak çevresinde gezdim.
|
Önce
Balıkçılar Tabyası'ndan Parlamento Binası'nın nasıl göründüğünü hatırlayalım! |
|
Uzunluğu 268 metre, genişliği 118 metre olan Budapeşte
Parlamento Binası 96 m yüksekliğe sahip. Binaya 27 farklı kapıdan
girilebiliyor. İçindeki merdivenlerin toplam uzunluğu ise yaklaşık 20 km! |
|
Yapımı
sırasında 40 milyon adet tuğla, 500 bin adet değerli taş ve 40 kg altın
kullanılmış! |
|
1885 yılında
Neo-Gotik mimaride inşasına başlanan bina, 1904’de tamamlanabilmiş.
|
|
|
Macaristan Parlamento Binası (The Hungarian
Parliament Building, Macarca; Országház). |
|
Sovyet
döneminden sonra 23 Ekim 1989 tarihinde Macar Cumhuriyet'i halka buradan ilan
edilmiş. |
Tuna kıyısındaki insanın yüreğini sızlatan
ayakkabılar!
Parlamento Binası'nın çevresini yürüyüp Tuna kenarına
indiğinizde sizi nehir kenarında insanlık tarihinin utançlarından birini hatırlatacak
bir anıt karşılıyor; The Shoes on the Danube Bank.
|
Macar heykeltraş Gyula Pauer'in yaptığı ve
16 Nisan 2005 tarihinde açılışı yapılarak
kent kimliğine kazandırılan anıtın tasarımcısı
|
Nazilerin 2. Dünya Savaşı sırasında
yaklaşık 6 milyon Yahudi'ye yaptığı sistematik soykırımı ("holokost")
anlatan anıtta; Naziler tarafından kurşuna dizilerek Tuna Nehri'ne atılan Yahudilerin
geride bıraktıkları ayakkabıları canlandırılmış. Günümüzden 70 yıl önce geride
kalan o ayakkabıları kullanırken Naziler ne hissetmiştir bilemiyorum ama anıtı
gören her normal insan orada insanlığı mutlaka sorguluyordur diye
düşünüyorum.
Istvan Kilisesi (St. Stephen's Basilica):
Parlamento Binası'nın olduğu yerden 15
dakikalık yürüyüşle (ister ara sokaklardan, ister benim yaptığım gibi Zincirli
Köprü'ye bir selam vererek Tuna kenarından) Istvan (Aziz Stephen) Bazilikası'na
ulaşılıyor.
|
Istvan Kilisesi ya da diğer adı ile Aziz Stephan
Bazilikası (St. Stephen's Basilica).
|
Yapımı 1905 yılında tamamlanan yapının
en yüksek yeri olan kulesi 96 m yüksekliğindedir. Bu uzunluk Parlamento
Binası'nın ana kubbesinin yüksekliği ile aynıdır ve kent merkezinde 96 m'den
daha yüksek yapılaşmaya izin verilmemektedir (kentler kimliklerini ve
karakterlerini kolay kazanmıyor!). Bazilikaya giriş ücretsiz, kuleye çıkmak
isterseniz 500 HUF ödemeniz gerekiyor. Dilerseniz ücretli rehberli turlara da
katılabilirsiniz (detaylı bilgi şurada). Ben akşam şehre tepeden bakacağım
için kuleye çıkmakla vakit keybetmek istemedim ve muhteşem mimarisi ile insanı
büyüleyen bazilika içinde epey vakit geçirdim.
Bazilikaya girmek için acele ederseniz giriş
kısmındaki
harika detayları kaçırabilirsiniz (soldaki fotoğraf)!
Şimdi sizi bazilika içinde çektiğim birkaç fotoğraf ile baş başa
bırakıyorum. Fotoğraflara tıklayarak büyük olarak izlemenizi, tavan ve
camlardaki vitray detaylarını kaçırmamanızı öneriyorum.
Andrássy
Caddesi (Andrássy Avenue, Macarca; Andrássy út):
Bir ucunda Erzsébet
Meydanı, diğer ucunda şehir parkının (Városliget)
yer aldığı, tarihi 1872'ye dayanan, üzerinde yer alan kafeler, restoranlar,
sanat merkezileri ve elçiliklerle Budapeşte'nin en önemli alışveriş ve yaşam
caddelerinden biridir.
|
Andrássy Caddesi'nin başlangıç noktası.
|
Caddenin altında da yine
bir tarih yer alıyor; her biri bir başka güzel ve estetik olan istasyonları ve
eski vagonları ile Tarihi Budapeşte Metrosu (Millennium Underground Railway). Cadde üzerinde yürürken her iki tarafta yer alan
birbirinden estetik tarihi binaları seyretmek, zaman zaman tarihi metro
istasyonlarına inip tekrar caddeye çıkmak yürüyüşe büyük keyif katıyor. Budapeşte'deki 1
numaralı metro hattı olan bu tarihi hattın kent ulaşım haritasındaki rengi ise
sarı. Türkiye Cumhuriyeti'nin Budapeşte Büyükelçiliği cadde üzerindeki 123
numaralı binada yer alıyor.
|
Andrássy Caddesi üzerindeki
önemli yapılardan biri olan Opera Binası (solda) ve hemen karşısında kahve
molası vermek için tarihi yapısı, film seti tadındaki dekoru ve hoş atmosferi
ile Művész Kafe. |
Andrássy Caddesi'ndeki yürüyüşüme devam ederken
Budapeşte'deki ilk kahve molamı, gezi planıma yazarken bile (internette
gördüklerim ve okuduklarım sayesinde) keyif aldığım Művész Kafe'de veriyorum. Bir gün Budapeşte'ye gider
ve bu cadde üzerinden geçerseniz mutlaka uğramanızı öneriyorum.
|
Andrássy Caddesi üzerinde yer alan önemli bir kavşak;
Oktogon. |
Kahve molasından sonra caddenin karşısına
geçiyorum ve Nagymező Sokağı'na giriyorum. Bir gezi yazısında okuyup not aldığım Budapeşte
Operet Binası'nı fotoğraflayıp, eserleri bu binada icra edilmiş
olan, Yahudi kökenine rağmen Hitler'in bile değer verdiği Macaristan doğumlu
operet kompozitörü Imre Kálmán ile kısa bir sohbetten sonra
tekrar caddeye geri dönüyorum. Caddeye çıkarken sokaktaki
Macar sanatçılarının ayak izleri dikkatimi çekiyor.
Sırada Andrássy Caddesi üzerindeki en önemli ve
etkili yerlerden biri var; Terör Evi Müzesi (House of
Terror, Macarca; Terror Háza Múzeum).
|
Terör Evi
Müzesi (House of Terror, Macarca; Terror Háza Múzeum). |
Şimdi Macaristan'ın yakın tarihi ile ilgili kısa bir
bilgi vermenin tam sırası olduğunu düşünüyorum. İkinci Dünya Savaşı yıllarında
Nazilerin, savaş sonrasında ise tam 42 yıl Sovyetler'in işgali ve rejimleri
altında olan Macaristan, komünizmin çöküşü ile 1989 yılında şimdiki Macaristan
Cumhuriyeti halini almış. Söz konusu iki dönemde Macar halkı çok büyük acılar,
başta Budapeşte olmak üzere kentleri ise yıkımlar yaşamış. İşte bu müzede bu iki
döneme ait belge ve bilgiler sarsıcı bir şekilde sergileniyor. Ben bu müzeyi
gezerken yakın tarihte yaşamış olan Macar halkı için üzüntü ve acı hissettim.
Bugün Macar nüfusunu oluşturan insanların pek çoğunun bu iki dönemin acı ve
izlerini hâlâ taşımakta olduğunu düşündüm. Macar halkının kendi vatanlarında
özgür Macarlar olarak yaşamalarının geçmişi çok değil sadece 27 yıl öncesine
dayanıyor. Müzede fotoğraf çekilmesine izin verilmediği için aşağıdaki
fotoğrafları internetten aldım.
|
Müze
girişinde yer alan ortadaki boş alanda iki "terör" rejimini sembolize
eden bir tank ve duvarlarda katledilen Macarların fotoğrafları yer alıyor.
İnsanın insanlıktan utandığı yerlerden biri! |
Bodrum katındaki hücreleri görmek için
kullandığınız asansör sizi normal hızla aşağıya indirirken, yukarıya çıkışta
iki kat arasını çıkmak neredeyse 5 dakikayı buluyor. Bu sırada siz hem
asansörün cam kapısından çevreyi (hücreler, duvarlar...) görüyor hem de kabin
içinde yapılan video yayının etkisi altında kalıyorsunuz. Ben bir ara kendimi
binadan çıkamayacağım gibi bir psikolojik baskı hissettiğimi söylemeliyim.
Müzenin dışında, Andrássy Caddesi kenarındaki kaldırımda yer alan anıt da etkileyici. Anıtın
üzerinde Macaristan'ın ulusal şairlerinden SándorPetőfi'nin
bir sözü yer alıyor; "köle ya da özgür olacağız".
|
Terör Evi
Müzesi'nin önünde karar vermek gerekiyor; köle olarak mı yoksa özgürce yaşamak
mı! |
Unutmadan, müze pazartesi dışındaki günlerde açık ve bilet ücreti 2000 HUF.
Budapeşte'de mutlaka görülmesi yerlerden biri olduğunu düşündüğüm Terör Evi
Müzesi ile ilgili tüm bilgiler şurada.
Andrássy Caddesi'nin
sonundaki şehir parkından önce sırada Kahramanlar Meydanı (Heroes'
Square, Macarca; Hősök tere) var. Zamanı iyi değerlendirmek için hemen Terör Evi
Müzesi'nin az ilerisindeki Vörösmarty istasyonundan tarihi metroya
biniyorum. Hem bu hatta seyahat etmiş, ve istasyonlarını görmüş oluyorum hem de
Kahramanlar Meydanı'na daha hızlı ulaşıyorum.
Metrodan Hősök tere istasyonunda inip yukarıya
çıktığımda beni nefis düzenlemesi ve çevresindeki kültürel zenginliği ile
dikkatimi çeken bir meydan karşılıyor ve ister istemez kıyas yapıyor,
düşünüyorum; "burası da bir kent meydanı, Taksim ve Kızılay da
birer meydan!" Sahi bizim yerel yöneticiler yurt dışına çıktıklarında,
kardeşlik protokolleri imzaladıkları dünya kentlerini gördüklerinde, ülkeye
döner dönmez o âna kadar yaptıklarından daha da beter şehircilik örnekleri
üretmeyi düşünüyor olabilirler mi! Bu arada, Budapeşte'nin Ankara ile kardeş
şehir olması ne acı bir ironidir. Hele de Ankara'da yaşayan biri olarak
Budapeşte'yi gördükten sonra!
Kahramanlar Meydanı ve Milenyum Anıtı
Sabah Parlamento Binası ile başladığım gezimin 2.
gününde öğlen olmuştu ve ben Budapeşte'nin en geniş meydanına ulaşmıştım. Önce
bir süre hayranlıkla bu gösterişli meydanı seyrettim, ardından bol bol fotoğraf
çektim.
|
Resmi törenler ve kutlamaların yapıldığı meydanın ortasında büyük bir
sütun,
sütunun altında ve arkada yer alan iki blokta ise Macaristan tarihinin
önemli kahramanlarının heykelleri bulunmaktadır. |
Andrássy Caddesi’nin
sonundaki meydanın solunda Güzel SanatlarMüzesi (Museum of Fine
Arts, Macarca; Szépművészeti Múzeum), sağında Macar SanatAkademisi (Kunsthalle), hemen
arkasında ise şehir parkı (City Park, Macarca; Városliget) yer almaktadır.
|
Meydanın solunda Güzel Sanatlar Müzesi,
sağında ise Macar Sanat Akademisi yer alıyor. |
Kahramanlar
Meydanı (Heroes Square, Macarca; Hősök Tere) Macaristan’ın
kendi topraklarında yaşamasının 1000. yılı şerefine yapılan Budapeşte’nin en
geniş meydanıdır. Tarihte Macar halkının bağımsızlığı ve özgürlüğü için
mücadele eden kahramanlara adanmış meydanın yapımına 1896 yılında başlanmış ve
1906’da tamamlanmıştır.
|
Milenyum Anıtı'ndan kesitler. |
Meydanın orta kısmındaki heykel grubunun ön tarafında
bir sembolik mezar bulunmaktadır. Macaristan’ın özgürlük ve bağımsızlık
mücadelesinde hayatlarını kaybeden askerlerin anısına yapılmış olan bu anıt
mezarın kaidesinde “höseink emlékére” (kahramanlarımızın anısına) ifadesi
yazmaktadır.
|
Meydanın
arka planında sağda ve solda yer alan heykel bloklarında
Macar kahramanlarının
heykelleri ve her heykelin altında o kişi ile ilgili
bir rölyef yer almaktadır. |
|
Blokların üst kısımlarındaki heykel
grupları da dikkat çekici.
|
|
Meydanda
yer alan anıt grubu Milenyum Anıtı (Millenniumi emlékmű)
olarak
isimlendirilmiştir. |
Şehir Parkı (Városliget)
Kahramanlar Meydanı'nın hemen arkasında yer alan, içinde kışları donan
yüzeyinde paten kayılan bir göletin de bulunduğu şehir parkı, hem gezmek hem de
şehrin bu bölümünü gezerken mola vermek için uygun. Parkın başlangıcında beni,
heybeti ve görselliği ile Vajdahunyad Kalesi karşılıyor.
Görüntüsü daha "yaşlı" göstermekle birlikte yapım tarihi 1896 olan
kale, Romanya'nın tarihi bölgesi olan Transilvanya'daki Hunyad Kalesi'nin
kopyası olarak yapılmış.
|
Şehir
Parkı'nın girişinde yer alan Vajdahunyad Kalesi. |
|
Vajdahunyad
Kalesi'ne girerken yukarı doğru bakmayı unutmayın! |
Kalenin solunda yine bir kopya yapı var; Jak
Şapeli (Jáki kápolna). Macarlar, Budapeşte'ye 240 km uzaklıkta,
Avusturya sınırında bir köy olan Jak'daki şapelin bire bir kopyasını şehir
parkına yaparak insanları uzağa gitmekten kurtarmışlar. Macaristan'daki en
güzel romanesk kiliseyi yerinde görmek isterseniz adresi önceki cümlede
verdim!
|
Şehir parkında kopyası bulunan Jak
Şapeli'nin orijinalini görmek için
Budapeşte'den yaklaşık 300
km uzağa gitmelisiniz! |
|
Buradaki bir diğer önemli yapı Macar Tarım Müzesi (Magyar Mezőgazdasági
Múzeum). |
Macar Tarım Müzesi'nin tam karşısında, hemen herkesin
beraber fotoğraf çektirmeye can attığı (fotoğraf çektirenlerin tuttuğu
kalemin ucundan belli!), görkemli bir heykel var. Oturan ve elinde kalem
tutan bir adamı tasvir eden bu heykelin özelliği, yüzünü saklayan kapüşon
nedeniyle çehresinin çok net seçilememesi. Uzunluğu 1.9 m olan bronz
heykel, 1903 yılında Miklós Ligeti tarafından yapılmış. Anonim
(Anonymus) adındaki heykel; 12 ve 13. yüzyıllarda yaşamış ve Macar
tarihi üzerine en erken çalışmalardan ‘Gesta Hungarorum’ (Macarların
İşleri) isimli kayıtları kaleme almış, ismi bilinmese de resmi bir
saray çalışanı olduğu düşünülen kişiye atfedilmiş.
|
Macarların tarihine ait pek çok hikâye onun kaleminden çıkmış olsa da bu
gizemli tarih yazıcısının ismiyle hatırlanmamayı seçtiği söylentisi günümüzde
hâlâ geçerliliğini koruyor. |
Şehir parkının sol tarafında, 1913'ten bu yana hizmet
veren Avrupa'nın en büyük termal havuz kompleksi olan Széchenyi var.
Sırası gelmişken, Budapeşte termal su kaynakları bakımında zengin bir şehir ve
bu zenginlik ekonomik (turizm) olarak çok iyi kullanılıyor. Şehrin Buda
tarafında Gellert, Kıraly, Lukács ve Rudas başta
olmak üzere, hemen her biri tarihi yapılarda hizmet veren çok sayıda
termal havuz var. Peşte yakasındaki Széchenyi bizim bildiğimiz anlamda bir
kaplıca tesisi değil, sauna ve masaj başta olmak üzere sunduğu çok sayıda
hizmet ile tam bir keyif kompleksi. Kompleks içinde bulunan 15
kapalı ve 3 açık havuza iki kaynaktan su sağlanıyor. Széchenyi
kompleksinin nasıl bir yer olduğunu şuradaki internet
sitesinde daha iyi görebilirsiniz.
|
Budapeşte'ye giderseniz ya planınızda buraya yarım gün ayırın ya da
benim gibi tercih yapma hakkınızı kullanarak dışarıdan ve girişinden
şöyle bir bakarak gezilecek diğer yerlere doğru yürümeye devam edin. |
|
Budapeşte gezi planımda zaman kısıtlaması nedeniyle termal banyo
keyfi yapmak yoktu. Széchenyi termal tesisinin
sadece girişine şöyle bir baktım. |
Sevgili okur; şimdi
sana Budapeşte ile ilgili müthiş bir ipucu vereceğim, dikkat! Budapeşte'ye
gitmeden önce okuduğum gezi yazılarından birinde Andrássy Caddesi'nde
buluna bir kafeden bahsediliyordu. Eğer o yazıyı okumamış olsam, büyük
olasılıkla Budapeşte'ye gezmeye gitmiş pek çok kişi gibi ben de aşağıdaki
fotoğrafta görünen binanın önünden geçer giderdim.
|
Kendime
haksızlık yapmayayım, ben bu binaya en azından fotoğrafik olduğu için bakardım, hatta içinde kitapçı olduğunu görünce de girerdim! |
Şehir parkındaki Széchenyi fürdö durağından tarihi metroya bindim ve dört
durak sonra Oktogon istasyonunda indim. Caddeye çıkınca yaklaşık 250 m Opera
Binası yönünde yürüdüğümde gezi planımda yer alan kahve molası mekanlarından
biri olan Alexandra Book Cafe'ye ulaştım. Andrássy Caddesi'ndeki 39 numaralı bu binanın
caddeden görünen yüzünde büyük bir kitapçı var.
|
Andrássy Caddesi 39'daki Alexandra Book Cafe'yi kaçırmayın! |
|
Giriş
katındaki kitapçıda dolaşmak, dilinden anlamasanız da kitapların arasında
olmak çok güzel bir duygu. |
Bir süre kitaplara yakın olmanın keyfini yaşadıktan
sonra yürüyen merdivenlerden üst kata çıktım ve o kapıdan büyülü güzellikteki
tarihi salona girdim.
|
Alexandra
Book Cafe; kitap, kahve, sanat, tarih ve müzik;
hepsi burada! |
|
Adını
Alman-Macar ressam Karoly Lotz'dan alan Lotz Salonu. |
|
Budapeşte
gezisi sırasında kahve molası verilebilecek en iyi yerlerden birisi. |
|
Kahve
güzel, ortam muhteşem, müzik de var; dikkat, geziniz yarıda kalabilir! |
İzlemesi de keyifli: Alexandra Book Cafe
Budapeşte'deki ikinci günümün finalinde Gellért Tepesi'ne
çıktım. Budapeşte'deki gezilecek yerlerden biri olan bu tepede Gellért
heykeli, özgürlük anıtı ve Citadel adındaki kale var. Ama
bunlardan başka bir şey var ki, özellikle hava karardıktan sonra ortaya
çıkan muhteşem Budapeşte manzarası. Zamanı olanların hem gündüz hem
de gece çıkmasını öneririm.
Tepeye çıkmak için en kolay ulaşım seçeneği özel otomobil veya taksi. Toplu
taşıma kullanarak da (benim gibi) buraya ulaşabilirsiniz. Bunun için yapmanız
gereken Budapeşte'nin en yeni metro hattı olan M4 yeşil hat ile (Szent Gellért
ter istasyonunda inerek) Gellért meydanına gelmek.
|
Szent Gellért ter metro istasyonu. |
Adeta bir sanat galerisi görünümündeki bu estetik
istasyonu bir süre seyrettikten sonra yukarı çıkıp Özgürlük Köprüsü'ne (Liberty Brideg,
Macarca; Szabadság híd) sırtınızı vererek Bartók Béla caddesindeki (metrodan yukarı çıktığınız
caddenin paralelindeki, Özgürlük Köprüsü'ne yakın olan cadde) otobüs
durağından 27 no'lu otobüse binmek. Yürüme seçeneği de gündüz
saatlerinde kullanılabilir ama bunun için yeterli enerjiniz ve zamanınız olmalı.
|
Gellért Tepesi'nden harika ışıklandırması ile Budapeşte. |
|
Gellért
Tepesi'nden Buda Kalesi. |
10 Mart 2016, Perşembe / 3. Gün
Budapeşte'deki üçüncü
günümde beni yine yoğun bir program ve atılacak binlerce adım bekliyordu. Dün,
sabah 9'dan akşam 22'ye kadar tam 13.8 km yürümüştüm (bu benim kişisel
tarihimde bir rekordur). Gece olabildiğince dinlenmiş, sağlam bir kahvaltı ile
aydınlık bir Budapeşte gününe uyanmıştım.
Gezi planımdaki günün hedef noktaları sırası ile şöyleydi: Zincirli
Köprü, Erzsebet Köprüsü, Özgürlük Köprüsü, kapalı pazar, ulusal müze, Pâl
Sokağı Çocukları ile oyun molası, Gerbaud Cafe'de kahve molası, büyük sinagog,
Szimple Kert'de bira molası ve günün finalinde akşam ışıklarında Tuna üzerinde
tekne turu.
Önce Zincirli Köprü, Erzsebet Köprüsü ve Özgürlük
Köprüsü'nde epey yürüyüp farklı açılardan fotoğraflar çektim. Kâh Buda kâh
Peşte yakasında olmak, iki yaka arasındaki köprüler üzerinde yürümek bana çok
keyif verdi. Budapeşte'deki köprülerle ilgili fotoğraflarımı yazının sonunda
toplu olarak vereceğim. Şimdilik bahsettiğim üç köprüyü tek bir fotoğrafta size
göstermek istiyorum.
|
Tuna nehri üzerinde yer alan 7 köprüden 3'ü;
Zincirli Köprü, Erzsebet (Elizabet) Köprüsü ve Özgürlük Köprüsü. |
Kapalı Pazar Yeri (Nagyvásárcsarnok)
İnşaatı 1894 - 1896
yılları arasında tamamlanan pazar yeri sabahın erken saatlerinden
itibaren (kapı saat 6'da açılıyor!) yerel halk tarafından
alışveriş yapmak için tercih ediliyor. Turistler ise günün ilerleyen
saatlerinde her türlü hediyelik eşyayı burada uygun fiyata bulabiliyor. Ben de
Macar biberi toz paprikayı ve her gittiğim dünya kentinden
mutlaka aldığım anahtarlık ve magnetleri buradan aldım.
|
Çarşının üst katı yemek, hediyelik eşya ve giyim dükkanları ile dolu. |
|
Çarşıda başta Macar lezzeti lángos olmak
üzere pek çok yiyecek seçeneği var. |
Zaman zaman yemek temalı etkinliklerin de düzenlendiği kapalı pazar yeri ile ilgili tüm bilgileri şurada bulabilirsiniz.
|
Birbirinden
çekici tezgâhlar... |
|
Et
ürünlerinin sergilenme şekli epey ilgimi çekti. |
|
Alışveriş
yapanları ve esnafı seyretmek de keyifliydi. |
Macar Ulusal Müzesi
Budapeşte'deki müzelerin
en önemlisi ve içeriği en zengin olanı Macar Ulusal Müzesi (Hungarian
National Museum, Macarca; Magyar Nemzeti Múzeum), henüz
içeriye girmeden göz alıcı mimarisi ile insanı etkiliyor. Müzeye metro (M3 veya
M4 hattı) veya tramvayla (47 veya 49 no'lu) ulaşmak için Kálvin tér
istasyonunda inmek ve çok az yürümek gerekiyor. Tam bilet ücretinin 1600 HUF
olduğu Macar Ulusal Müzesi'ne Budapest
Card ile ücretsiz girmek mümkün.
|
Macar gazeteci, yazar ve şair János Arany'nin heykelinin çevresindeki ve müze
merdivenlerindeki çocuklar ve gençler ortama pozitif enerji yayıyordu. |
Pál Sokağı Çocukları
Budapeşte'ye gitmeden
önce Budapeşte ile ilgili bir kitap okumak istedim ve ilk baskısı 1906 yılında
yayınlanmış olan dünyaca ünlü Macar romanı Pál Sokağı Çocukları'nın (Macarca; A Pál
utcai fiúk) en iyi seçim
olacağına karar verdim. Kitabın yazarı Ferenc Molnár hakkında
internette araştırma yaparken, roman kahramanlarının heykellerinden oluşan bir
sokak anıtının varlığını öğrendim. Kararımı vermiş ve planıma eklemiştim;
mutlaka buraya gidecek ve o güzel çocuklarla bilye oynayacaktım.
|
Budapeşte'ye giderseniz, Práter sokağına uğramayı ve Pál sokağı
çocukları ile bilye oynamayı unutmayın! |
Romandaki baş
kahraman Ernő Nemecsek ve arkadaşlarından oluşan heykel grubunun, romanın
konusunun geçtiği Pál sokağında değil, o sokağın hemen yakınındaki Práter sokağında
olduğunu yine internet sayesinde öğrendim. Romanı okuyanlar bilir; Pál sokağının çocukları
bir gün okul dönüşünde (kendi sokaklarına varmadan başka bir sokakta) bilye
oynarlar ve "kötü çocuklar" olan Paster kardeşler tarafından
bilyeleri gasp edilir. İşte heykel grubunun bu nedenle Pál sokağı yerine
hemen yakınındaki Práter sokağına
yapıldığını düşünüyorum.
Pál sokağı çocukları ile bilye oynamak için M3
metrosunu kullanabilirsiniz. Metrodan Corvin-negyed
istasyonunda inip yukarı çıktıktan sonra József Bulvarı üzerinde biraz yürüdükten sonra sağdaki Práter
sokağına girmelisiniz. Heykel grubu (bir okul olan) 11 no'lu
binanın hemen önünde yer alıyor.
Şükür sebeplerinden; József Bulvarı, Práter Sokağı, No: 11'de düşündüğüm bir ânı yaşamak!
Köprüler, kapalı pazar yeri, ulusal müze ve çocuklarla
bilye oynamak derken epey yorulmuştum. Şimdi Budapeşte'nin ünlü kahve
mekanlarından biri olan Gerbaud Cafe'de
mola vermenin tam sırasıydı. Gerbaud Cafe Vörösmarty meydanında, M1 metro istasyonuna sadece birkaç adım uzaklıkta
alıyor. Yeri gelmişken bir önemli not; Vörösmarty meydanı Peşte
yakasının en popüler toplanma alanı. Yılbaşı öncesinde Budapeşte'de olursanız
burada kurulan satış yerlerini mutlaka ziyaret edin!
|
Gerbaud bana kesinlikle dün
yaşadığım Book Cafe keyfini vermedi ve bir daha Budapeşte'ye
gitsem "şuraya bir defa daha
gideyim" demeyeceğim yerlerden biri oldu. |
Dohány Sokağı
Sinagogu
(Great Synagogue / Dohány Street Synagogue, Macarca; Dohány utcai
zsinagóga)
Yahudiliğin
Budapeşte’deki varlığı 13. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Yahudiler ilk olarak
Buda yakasına yerleşmiş ve zaman içinde Peşte yakasında küçük bir yerleşke
olan Erzsébetváros’ta
bir Yahudi yerleşimi oluşturulmuş.
|
Budapeşte'nin 7. bölgesi olan Erzsébetváros günümüzde Yahudi kültürünün en canlı olduğu yerlerden
biridir. Büyük Sinagog da bölgedeki Dohány
sokağında yer almaktadır. |
Budapeşte’nin
sembol yapılarından biri olan sinagog 1854-1859 tarihleri arasında inşa edilmiş. Yaklaşık
3000 kişilik ibadethanenin mimarı Viyanalı Ludwig Förster.
Mabedin en önemli özelliklerinden biri devasa büyüklüğü.
|
Budapeşte'deki
sinagog Avrupa’nın en büyük sinagogu olarak bilinir ve
mimari açıdan dünyadaki (sonradan yapılan) bazı sinagogları etkilemiştir. |
Yapının
dışı kırmızı, sarı ve mavi tuğlalardan yapılmış. Sinagogun, uzunluğu 4.3 metre olan soğan biçimli kubbeleri akla Rus mimarisini
getiriyor.
|
Sinagogu
ziyaret eden erkeklerin başlarını kapatmaları şart. Ya girişte verilen kipayı
kullanmalısınız ya da benim gibi kendi şapkanızla içeriyi gezmelisiniz. |
|
Sinagogun
içi (dışı gibi) muhteşem güzellikte.
Sıralardan birine oturdum ve uzun uzun bu güzelliği seyrettim. |
|
Sinagogu
gezerken yukarıya bakmayı unutmayın! |
|
Göz alıcı
detaylar... |
|
Her yer
ayrı güzel, ayrı fotoğrafik! |
Sinagog 1939’da Nazi yanlısı bir Macar
grubu tarafından bombalanmış ve II. Dünya Savaşı sırasında bir ara Alman
radyosu tarafından merkez olarak kullanılmış. Savaş sırasında gettoda hayatını
kaybeden binlerce Yahudi buranın arkasında yer alan mezar alanına gömülmüş.
|
Sinagog
bahçesinde yer alan mezar alanı. |
Komünist dönemde bakımsız kalan Yahudi
kültürünün en önemli sembol yapılarından biri olan sinagog için ancak 1991’den itibaren
harekete geçilebilmiş. Toplanan büyük bağışlar sayesinde restore edilen yapı
günümüzde Budapeşte'nin turistler tarafından ziyaret edilen favori yerlerinden
biri durumunda.
Sinagog her yıl ağustos sonu - eylül başı
gibi düzenlenen Budapeşte Yahudi Festivali’nin merkezi
durumunda. Festival kapsamında sinagogda çeşitli konserler, sergiler ve
gastronomi alanında etkinlikler gerçekleştiriliyor. Sinagog festival süresince
farklı dinlerden ilahilere, caz konserlerine ev sahipliği yapıyor.
|
II. Dünya
Savaşı sırasında katledilen Yahudilerin anısına... |
Sinagogun hemen yan tarafında bulunan
müze, Yahudi kültürünün örnekleri ve Yahudi soykırımı ile ilgili bazı belgeleri
içeriyor. Müze binası politik siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’in doğduğu evin yerinde inşa
edilmiş. Siyonizm denilince akla gelen ilk isim olan Herzl, her ne kadar
Avusturyalı bir gazeteci olarak bilinse de aslen Macar
Yahudisidir. Müzenin II. Dünya Savaşı’ndan önce inşa edilerek sinagoga
bağlandığı biliniyor.
|
Sinagog
kompleksi içinde yer alan müzede
insanı derinden etkileyen fotoğraf ve objeler var. |
Sinagog avlusunda 1991’de açılan ve Macar
heykeltraş Imre Varga tarafından yapılan "Soykırım
Anıtı" bulunmaktadır. Anıt, II. Dünya Savaşı sırasında katledilen
500 binden fazla Yahudi’nin anısını yaşatmak amacıyla yapılmış. İlginç bir
bilgi; anıtın inşasını aslen Macar asıllı bir Yahudi olan ünlü aktör Tony
Curtis finanse etmiş. Anıt, ağlayan bir söğüt şeklinde tasarlanmış. Ağacın her
bir yaprağında soykırım kurbanlarının isimleri yazıyor.
|
Macar Yahudi Şehitler Anıtı
(Imre
Varga, 1989). |
Sinagog ile ilgili her türlü bilgi şurada!
Sinagog için tam bilet 3000 HUF, müzeyi de gezmek
isterseniz kombine bilet (sinagog + müze) 3700 HUF.
Ulaşım: Deak Ferenc ter istasyonuna (M1
metrosu, sarı hat) ve Astoria istasyonuna (M2 metrosu, kırmızı hat) birkaç yüz
metre yürüme mesafesinde. Ayrıca 47, 48 ve 49 no'lu tramvaylar da sinagogun
yakınından geçiyor.
|
Budapeşte'deki
üçüncü günümün son gezilecek mekânı olan sinagogda yorgunluk dayanılmaz hale
geldi ve zaman zaman böyle dinlendim. |
Sinagogu gezerken bazen bir sıra başına dayanarak bazen de bir sıraya oturarak
dinlendim ama şimdi sırada günün yorgunluğu Budapeşte birası ile atmak için
ilgi çekici bir "ruin bar"
vardı; Szimpla Kert. Sinagogdan çıktıktan
sonra bir süre Dohány sokağında yürüdüm, Kazinczy sokağı ile kesişme noktasından
sola döndüm ve Kazinczy sokağı 14 numaradaki Szimpla Kert'i kolayca
buldum.
|
Kazinczy sokağı 14 numaradaki Szimpla Kert. |
|
Szimpla
Kert içindeki barlardan biri. |
|
Ruin barlar genellikle terk edilmiş/kullanılmayan ucuz binaların
sağdan
soldan bulunan objelerle dekore edilmesi ile oluşmuş mekânlar. |
|
Telefon ahizesinin kapı koluna, hurdaya çıkarılan arabanın yarısının
koltuğa dönüştüğü, hepsi renkli, sıcak, samimi ve ilham verici keyif ve eğlence
yerleri. |
|
Szimpla
Kert'deki tuvalet kapıları... |
|
Duvarlar,
ilginç objeler... |
|
Ve benim
bira keyfi yaparak günün yorgunluğunu attığım köşe. |
Budapeşte'de eski binaların içindeki bölümlerin/katların farklı içeriklerle
bar şeklinde kullanılması ile ortaya çıkan eğlence yerlerine "ruin
bar" diyorlar. Ben bunlardan Szimpla Kert'i (Tek
Bahçe) gezi planıma dâhil etmiştim.
Ve üçüncü günün sonunda
Tuna üzerinde tekne turu!
Tam üç gün boyunca sokak
sokak Budapeşte'yi gezip gördükten sonra, Budapeşte'deki son akşamımda şimdi
sıra cila niyetine Tuna üzerinde tekne turuna katılmak ve muhteşem
ışıklandırması ile kenti bir de su üzerinden seyretmek vardı.
Öyle yorgundum ki (bugün de 13.5 km yürümüştüm) bu tekne turu bana çok iyi
gelecekti. Tekne turu için biletimi daha Budapeşte'ye gitmeden internetten
satın almıştım. Yaptığım araştırmalara göre Budapeşte'de teken turu hizmetini
en iyi veren şirket Legenda idi ve
yanılmadığımı yaşayarak gördüm. Farklı tur seçeneklerinden akşam için 1 saat
süreli tur satın almıştım. Normal ücreti 5500 HUF olan bu tur için ben Budapest
Card ile 4400 HUF ödedim! İnternetten satın alırken Budapest Card
seçeneği var, adresinize gelen epostadaki faturayı çıktı alarak yanınızda
götürmeniz hiçbir sorun yaşamadan tur saatinde tekneye binmenizi
sağlıyor.
Tur sırasında Türkçe'nin de olduğu toplam 30 dilde
yapılan video sunumunu izleyebiliyorsunuz. Tura katılanlara birer tane soğuk
içecek de Legenda'nın hediyesi. Buz gibi bira eşliğinde muhteşem bir tur
yaşadım. İnanın ne kadar yazsam aldığım keyfi anlatamam. Budapeşte'ye giderseniz
benim yaptığım gibi önce şehri gezin, sonra son akşamınızda tekne turuna
katılın. Çok zamanınız varsa şehri gezerken bir ara gündüz turu da yapın.
Ben tekne turu sırasında ne fotoğraf ne de video çektim, tamamen müthiş bir
keyifle ânı yaşadım (inanın yazarken şu an yine yaşıyorum). Şuradaki video
tam anlamı ile Budapeşte/Tuna tekne turunu özetliyor.
Umarım Budapeşte gezi
notlarımı okurken ve fotoğraflarımı izlerken keyif
almışsınızdır. Budapeşte’den döneceğim günün sabahını Budapeşte’ye
yaklaşık 40 km uzaklıktaki (bizim Polonezköy tadındaki) Szentendre’ye
ayırdım.
Budapeşte'de çektiğim fotoğraflardan hazırladığım fotoğraf gösterisini buradan izleyebilirsiniz!
Ve son olarak muhteşem bir Budapeşte videosu!
Saygı ve sevgi ile...
Sümer Özvatan
Eylül 2016, Ankara
Roma Gezi Yazısı ➽
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder