PRAG / PRAGUE / PRAHA
Prag Gezi Yazısı
Geçen yıl Avrupa Hayal Haritam'daki ikinci durağım, tarihi merkezi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 1992'den bu yana Dünya Miras Listesi'nde yer alan Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'dı.
Şükür sebeplerinden; ömrümün beş gününü Prag'da yaşadım! |
Budapeşte gezimde yaptığım
gibi (Prag gezimi de olabildiğince ekonomik hale getirebilmek için) aylar
öncesinden uçak biletimi ETS Tur'dan (30 Ekim
2015'de 121 €/389 TL ödedim, gezimi
gerçekleştirdiğim günlerde bilet fiyatı yaklaşık 900 TL olmuştu!) ,
konaklamamı da booking.com'dan
satın aldım. Yurt dışı seyahatlerimde ilk defa kullandığım Pegasus'tan memnun
kaldım. Belki benim şansımdandı, bilemiyorum, hiçbir sorun/gecikme yaşamadan
Ankara → İstanbul (Sabiha Gökçen) → Prag uçuşumu yaptım. Hatta yanımdaki iki
koltuk boş olunca epey konforlu bir uçak yolculuğu oldu.
Prag hazırlıkları ve Milan Kundera romanı ile keyifli bir Pegasus uçuşu. |
Prag'da merkezde konaklarsanız gezi bütçenizde
konaklama için epey yüklü bir miktar ayırmanız gerekiyor. Ben B metrosu (sarı
hat) ile kısa sürede merkeze ulaşılabilen Hotel Inturprag'da çok
uygun fiyata 4 gece konakladım (kahvaltı dâhil toplam 88.40 €).
Prag gezimin kısa özeti. |
Avrupa'nın hemen hemen ortasında yer alan yaklaşık 11 milyon nüfuslu Çek
Cumhuriyeti'nin en büyük şehri olan Prag'da 1.3 milyon kişi yaşıyor. İdari
olarak 22 bölgeye ayrılmış olan Prag'ın en eski yerleşim yeri olan Old Town
Prag 1'de bulunuyor. Şehrin turistik olarak gezilecek yerlerin neredeyse
tamamının yer aldığı ve Prag'ın kalbi olarak nitelendirilebilecek 1. bölge
kendi içinde eski şehir (Old Town, Çekçe: Staré Město),
Yahudi mahallesi (Jewish Quarter, Çekçe: Josefov),
küçük şehir (Little Town, Çekçe: Malá
Strana), kale bölgesi (Prag Castle, Çekçe: Hradčany) ve
yeni şehir (New Town, Çekçe: Nové Město) olmak
üzere beş bölüme (semtlere) ayrılmış durumda.
Prag'ın idari bölgeleri ve Prag 1'in bölümleri/semtleri. |
Çek Cumhuriyeti 2004
yılından bu yana Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen kendi para birimi
olan Koruna kullanımda (Çek
Korunası; CZK). Para birimleri arasında şöyle bir
eşitlik var: 1 CZK = 0,14 TL = 0,037 €.
Kısaca, cebinizdeki 1 € için yaklaşık 27 CZK alıyorsunuz.
Gitmeden önce Türkiye'de
CZK bulup almak pek mümkün değil. Havaalanında ve kentin hemen her yerinde
döviz ofisleri var. Döviz bozdurma işlemi sırasında vereceğiniz EURO
karşılığında tam olarak ne kadar CZK alacağınızı görevliye onaylatmadan işlem
yapmayın! Çoğu döviz ofisinde farklı oranlarda komisyon uygulandığını da
hatırlatmak isterim. Bir önemli not daha; hemen her yerde CZK gibi EURO da
kullanılıyor (hatta bazı kafe ve restoranlarda ödeme fişinde tutar iki para birimi
cinsinden de yazıyor) fakat ödemeyi EURO olarak yaptığınızda biraz
daha fazla ödeme yapmış oluyorsunuz!
Prag'a gitmeden
önce şuradan ÇEK Korunası'nı tanımak sahte
para tuzağına karşı faydalı olabilir!
Döviz bozdurma ile ilgili bilgiler biraz aşağıda ⇓!
Döviz bozdurma ile ilgili bilgiler biraz aşağıda ⇓!
İLK YAPILACAKLAR;
HAVALİMANI - ŞEHİR MERKEZİNE ULAŞIM - PRAG KART - ÇEK KORUNASI
Çeklerin yakın tarihinde çok önemli yeri olan, 1989 yılında komünist rejimin yıkılarak yerine bugünkü Çek Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağlayan kadife devrimin öncüsü olan Václav Havel'in adını taşıyan havalimanı şehrin kalbi olan Prag 1'e yaklaşık 15 km uzaklıkta. Havalimanı ile ilgili bilgiler burada!
HAVALİMANI - ŞEHİR MERKEZİNE ULAŞIM - PRAG KART - ÇEK KORUNASI
Çeklerin yakın tarihinde çok önemli yeri olan, 1989 yılında komünist rejimin yıkılarak yerine bugünkü Çek Cumhuriyeti'nin kurulmasını sağlayan kadife devrimin öncüsü olan Václav Havel'in adını taşıyan havalimanı şehrin kalbi olan Prag 1'e yaklaşık 15 km uzaklıkta. Havalimanı ile ilgili bilgiler burada!
Toplu taşıma için kullanabileceğiniz otobüsler çıkışın ön kısmındaki duraklardan hareket ediyor. |
Otelim B (sarı) metro hattındaki Českomoravská istasyonu
yakınında olduğundan ben 100 no'lu otobüsle kısa bir yolculuk yaparak Zličín istasyonuna
gittim. Burası havalimanından hareket eden 100 no'lu otobüsün son durağı.
Buradan B metrosu ile rahat ve kolay bir şekilde otelime ulaştım. Prag
metrosunda günün en sakin saatlerinde bile sık aralıklarla tren geliyor.
Dakikalarca istasyonda tren beklemek zorunda kalmıyorsunuz. Prag şehir içi
ulaşımı ile ilgili tüm bilgilerburada,
detaylı şehir içi ulaşım haritası ise şurada!
Havalimanı ile şehir arasında ulaşım sağlayan bir de özel otobüs firması var. Airport Express adı ile hizmet veren firma ile ilgili tüm bilgileri burada bulabilirsiniz.
Prag'da (gidiş ve dönüş günlerimin dışında) 3 tam gün geçireceğim ve Prag Kart ile pek çok yere ücretsiz giriş yapabileceğim için 3 günlük Prag Kartımı gitmeden önce internetten satın almıştım. Havalimanından çıkmadan önce "visitor centre"den (yanımda götürdüğüm fatura çıktısını göstererek) Prag Kartımı aldım. Prag Kart ile tüm toplu taşıma araçlarında sınırsız kullanım hakkı olduğunu da hatırlatmak isterim. Kartı kullanmaya başlayacağınız tarihi bankoda teslim ederken arkasındaki bölüme yazıyorlar, kart o tarihten itibaren valide edilmiş oluyor.
Prag'a gittiğinizde yanınızda Dolar ya da (özellikle) EURO olmasını öneriyorum. Türk Lirası'nı Çek Korunası'na çeviren yerler de var ama büyük miktarda zarar edici bir işlem olur. Ben yanımda EURO götürmüştüm ve başlangıç olarak az miktar EURO'yu havalimanındaki dövizcide (Interchange) Çek Korunasına dönüştürdüm.
Havalimanı ile şehir arasında ulaşım sağlayan bir de özel otobüs firması var. Airport Express adı ile hizmet veren firma ile ilgili tüm bilgileri burada bulabilirsiniz.
Prag'da (gidiş ve dönüş günlerimin dışında) 3 tam gün geçireceğim ve Prag Kart ile pek çok yere ücretsiz giriş yapabileceğim için 3 günlük Prag Kartımı gitmeden önce internetten satın almıştım. Havalimanından çıkmadan önce "visitor centre"den (yanımda götürdüğüm fatura çıktısını göstererek) Prag Kartımı aldım. Prag Kart ile tüm toplu taşıma araçlarında sınırsız kullanım hakkı olduğunu da hatırlatmak isterim. Kartı kullanmaya başlayacağınız tarihi bankoda teslim ederken arkasındaki bölüme yazıyorlar, kart o tarihten itibaren valide edilmiş oluyor.
Prag'a gittiğinizde yanınızda Dolar ya da (özellikle) EURO olmasını öneriyorum. Türk Lirası'nı Çek Korunası'na çeviren yerler de var ama büyük miktarda zarar edici bir işlem olur. Ben yanımda EURO götürmüştüm ve başlangıç olarak az miktar EURO'yu havalimanındaki dövizcide (Interchange) Çek Korunasına dönüştürdüm.
Tavsiye! |
Gişedeki görevliye kaç EURO bozduracağınızı
söylüyorsunuz, görevli hesap makinesi ile hesaplama yapıyor sonra hesap
makinesinin ekranını size göstererek kaç Koruna vereceğini söylüyor. Kabul
ettiğinizde size uzunca bir yazar kasa fişi benzeri bir belge uzatıyor, bu
belgede yaptığınız döviz dönüştürme işlemi ile ilgili bir sözleşme var. Bunu
imzaladıktan sonra bir kopyasını kendisi alıyor, diğer kopyası ile birlikte Çek
Korunalarını size veriyor. Bu anlattığım şekilde işlem yapmayan döviz
bürolarının güvenli olmadığını söyleyebilirim. Interchange'in herhangi bir
bürosundan işlem yaptığınızda size bir kart veriyorlar, sonraki işlemde bu
kartı gösterdiğinizde komisyonda indirim yapıyorlar.
Prag'a gittiğim (ilk) günün akşamında gezerken, şehrin Staré Město bölgesinde (Old Town meydanına giderken, Kaprova sokağı 6'da) keşfettiğim dövizci komisyon almadan Interchange'e göre daha yüksek kurdan işlem yapıyordu, tavsiye ediyorum.
Prag'a gittiğim (ilk) günün akşamında gezerken, şehrin Staré Město bölgesinde (Old Town meydanına giderken, Kaprova sokağı 6'da) keşfettiğim dövizci komisyon almadan Interchange'e göre daha yüksek kurdan işlem yapıyordu, tavsiye ediyorum.
PRAG GÜNLÜĞÜ
9 EKİM 2016 PAZAR, İLK GÜN, PRAG'LA TANIŞIYORUM!
Ankara'dan 09.05'de kalkan Pegasus uçağı ile Sabiha Gökçen Havalimanı'na indikten sonra, Mart 2016'daki Budapeşte gezimden farklı olarak yapmam gereken bir işlem vardı; kamu çalışanı olduğum için çalıştığım kurumdan aldığım "yurt dışına çıkmasında sakınca yoktur" ifadesini içeren resmi yazıyı pasaport kontrolü öncesinde (pasaport kontrolünün yapıldığı bölgenin hemen solunda bulunan) Vize İhlal Ofisi'ndeki görevli polis memuruna vermek! Yeşil (Hususi) pasaportum var ve bu pasaporta sahip olmanın bence en güzel tarafı dilediğim an (tabi ki imkânlar dâhilinde!) yurt dışına gidebilmekti. Ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminden sonra Türkiye'den çıkış yapabilmek için bahsettiğim yazı olmadan yeşil pasaportun hükmü kalmadı. Dilerim bu kolaylık en kısa sürede tekrar uygulamaya koyulur.
İstanbul'dan saat 12.45'de kalkan Pegasus'un Prag uçağı, saat 14.30'da Prag Václav Havel Havalimanı'na indi. Yukarıda anlattığım gibi havalimanında yapmam gerekenleri yaptıktan ve kolayca otelime ulaşıp giriş yaptıktan ve valizimi odama bıraktıktan sonra vakit kaybetmeden Prag'ka ilk tanışmayı yaşamak için kentin merkezindeki Prag'ın tarihi buluşma yeri olan Charles Köprüsü'ne (Çekçe: Karlův Most) gittim.
Özellikle Old Town Square'deki eğlenceli curcunanın içinde olmak, saat 20.00'de
(her saat başı yapılan) Astronomik Saat şölenini (saat
kulesinin altında toplanmış, çoğunluğu turist olan yüzlerce insanla birlikte) izlemek
beni çok mutlu etti. Meydanda satılan Çek sosisi ve birası ile
ayaküstü keyifli bir akşam yemeğimi yerken ve meydandaki tarihi yapıları
seyrederken kendimi yüzyıllarca geriye gitmiş gibi hissettim.
Prag'daki
ilk akşamımda yürüyüşümü tamamladıktan sonra "İyi ki Prag'a gelmişim" diyerek otelime döndüm ve asıl yarın başlayacak Prag
Günleri için dinlenmeye çekildim. |
Prag'da büyük bir spor ve eğlence merkezi
var; O2 Arena.
Kaldığım otele yürüme sadece 3 dakika
uzaklıktaki bir merkezde spor karşılaşmaları ve konserler başta olmak üzere
değişik aktiviteler gerçekleştiriliyor. Belki de sizin Prag'da olacağınız
günlerde O2 Arena'da
sevdiğiniz bir ünlünün konseri ya da önemli bir spor olayı olabilir. Gitmeden önce internetsitesine bakmakta fayda var! Ulaşım kolay; sarı (B) metrosundan Českomoravská istasyonunda
inin, yukarı çıkın, hemen karşınızda!
O2 Arena 18000
kişilik oturma kapasitesi ile Avrupa'nın önde gelen tesislerinden biri. Her yıl çok sayıda sportif ve kültürel etkinliğe ev sahipliği yapan kompleks 2004 yılında açılmış. |
PRAG GÜNLÜĞÜ
10 EKİM 2016 PAZARTESİ, İKİNCİ GÜN, MALÁ STRANA ve HRADČANY
Yurt dışı gezilerimde en çok sevdiğim anlardan biri; güne, daha önce sabahını yaşamadığım bir dünya kentinde uyanmak oluyor. Bir sonbahar sabahında, hem de gezegenimiz üzerindeki yüz milyonlarca insanın pazartesi sendromu yaşadığı bir gün de bunu yaşamak müthiş keyifliydi.
Pek çok gezi yazısı ve farklı dokümanlar okuyarak haftalar süren bir çalışma ile hazırladığım Prag gezi planımda bugün, Vltava nehrinin batı tarafında kalan küçük şehir (Little Town, Çekçe: Malá Strana) ve kale bölgesindeki (Prag Castle, Çekçe: Hradčany) tarihi ve turistik yerleri gezmek, Prag'ın birbirinde güzel ve en genci 100 yaşında olan binalarının olduğu Nerudova sokağında yürümek vardı.
B Metrosundan Námĕstí Republiky (Cumhuriyet Meydanı) istasyonunda indim. Biraz yürüdükten sonra şehrin hemen hemen tüm önemli noktalarından geçen 22 no'lu tramvay ile kaleye çıkmayı planlamıştım. Eskiden belediye binası (Municipal House, Çekçe: Obecní dům) olarak kullanılmış olan tarihi yapının önünden geçerken, binanın hemen yakınında Martin City Tour'un gezi aracının hareket etmek üzere olduğunu gördüm. Prag Kart ile ücretsiz olan bu turla kale bölgesine kadar gitmeyi, giderken de şehri şöyle bir görmeyi düşündüm ve biletimi alarak araca bindim.
10 EKİM 2016 PAZARTESİ, İKİNCİ GÜN, MALÁ STRANA ve HRADČANY
Yurt dışı gezilerimde en çok sevdiğim anlardan biri; güne, daha önce sabahını yaşamadığım bir dünya kentinde uyanmak oluyor. Bir sonbahar sabahında, hem de gezegenimiz üzerindeki yüz milyonlarca insanın pazartesi sendromu yaşadığı bir gün de bunu yaşamak müthiş keyifliydi.
Pek çok gezi yazısı ve farklı dokümanlar okuyarak haftalar süren bir çalışma ile hazırladığım Prag gezi planımda bugün, Vltava nehrinin batı tarafında kalan küçük şehir (Little Town, Çekçe: Malá Strana) ve kale bölgesindeki (Prag Castle, Çekçe: Hradčany) tarihi ve turistik yerleri gezmek, Prag'ın birbirinde güzel ve en genci 100 yaşında olan binalarının olduğu Nerudova sokağında yürümek vardı.
B Metrosundan Námĕstí Republiky (Cumhuriyet Meydanı) istasyonunda indim. Biraz yürüdükten sonra şehrin hemen hemen tüm önemli noktalarından geçen 22 no'lu tramvay ile kaleye çıkmayı planlamıştım. Eskiden belediye binası (Municipal House, Çekçe: Obecní dům) olarak kullanılmış olan tarihi yapının önünden geçerken, binanın hemen yakınında Martin City Tour'un gezi aracının hareket etmek üzere olduğunu gördüm. Prag Kart ile ücretsiz olan bu turla kale bölgesine kadar gitmeyi, giderken de şehri şöyle bir görmeyi düşündüm ve biletimi alarak araca bindim.
Günümüzde
içinde sergi ve konser salonlarının, alışveriş mağazalarının ve muhteşem bir
kafenin (Kavárna Obecní dům) olduğu tarihi belediye binası (Municipal House, Çekçe: Obecní dům |
Martin City Tour'un tur aracında Türkçe sesli rehber olması sabahın ilk güzelliği oldu. |
Prag Kalesi, yürüyerek çıkması epey güç gerektiren bir tepede. Kaleye yürüyerek
ulaşmak yerine, benim yaptığım gibi (Prag Kartınız varsa ücret
ödemeden) tur aracı ile ya da 22 no'lu tramvayile
gitmenizi öneriyorum. Kaledeki gezinizi tamamladıktan sonra Nerudova sokağından
yavaş yavaş aşağıya doğru yürüyerek kentin içine süzülmek müthiş keyifli
oluyor. Bu yürüyüş sırasında kaleyi gezerken üzerinizde oluşan yorgunluğu da
atmış oluyorsunuz.
Prag Kalesi girişinden fotoğraflar. |
Prag
Kalesi girişindeki birbirinden güzel heykelleri izlemeye dalarsanız sol taraftaki giriş sırası epey uzayabilir! |
Alttaki fotoğraflardan ortada olanda kale ile ilgili temel bilgiler var. Orta
çağın son dönemlerine dek Avrupa'da yaygın olarak kullanılmış olan antik Roma
kaynaklı rakamlara göre (MDCXIV) yapım yılı 1614 olan kale
kapısında Kutsal Roma İmparatoru Matthias'ın adı
yazıyor. Prag Kalesi'nin görkemli giriş kapısında ilginç bir hikaye saklı.
Kalenin yapımında çalışan işçilere paraları ödenmeyince rakamların
önündeki ANO ifadesi ile tarihe kayıt düşmüşler! Şöyle ki; İtalyanca'da
yapım yılını ifade etmek için kullanılan sözcük "anno",
eğer n harflerinden biri yazılmasa sözcük (burada olduğu gibi) "ano" oluyor, ano ise
sindirim sisteminin son noktası olan anüs anlamında! Anlatılan
bu ama bu bir şehir efsanesi de olabilir.
Ziyaretçi girişi kale kapısının sol tarafında.
Buradan giriş yaptıktan sonra iki seçeneğiniz var:
Bilet almadan sınırlı sayıdaki ücretsiz alanlardan geçerek
şöyle bir kale yürüyüşü yapabilirsiniz
ya da farklı seçeneklerden oluşan biletlerden birini alarak
kale kompleksinde bulunan yerlerden dilediğinizi gezebilirsiniz.
Kale ile ilgili tüm bilgileri resmi internet sitesindebulabilirsiniz!
PRAG KALESİ'DE GEZİLECEK YERLER
Prag kale kompleksi (abartmıyorum) neredeyse bir tam günde gezilebilecek kadar büyük bir alanda kurulu, çok sayıda gezilecek yeri içeren büyük bir gezi alanı. Dünya’nın en büyük kalelerinden birisi olan Prag Kalesi, Guinness rekorlar kitabına göre (570 metre uzunluğu ve 130 metre genişliği ile) dünyanın en büyük antik kalesidir. Kale içinde yer alan yapılar farklı yüzyıllarda inşa edilmiştir.
Bohemya ve Kutsal Roma İmparatorluğu'nun yönetim merkezi olan kale, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin (o zamanki) Çekoslovakya'yı işgal etmesinin ardından işgal kuvvetlerinin idare merkezi olmuştur. İşgalin sona ermesinden sonra ülkede hüküm süren komünist idarenin yönetim merkezi olan kalenin bir bölümü günümüzde Çek Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanlığı Sarayı olarak kullanılmaktadır.
Kale alanına giriş yaptıktan sonra 2. avluda bulunan bilet ofisinden bilet alabilirsiniz. Prag Kart ile bilet seçeneklerinden biri olan B Turu ücretsiz olduğundan ve bu turun kapsamında kalede görülebilecek yerlerden en temel olanları (Eski Kraliyet Sarayı, Aziz George Bazilikası, Altın Yol ve Aziz Vitus Katedrali) olduğundan ben bu turun biletini (Prag Kart ile ücretsiz olarak) aldım ve 3. avluya geçtim.
Buradan giriş yaptıktan sonra iki seçeneğiniz var:
Bilet almadan sınırlı sayıdaki ücretsiz alanlardan geçerek
şöyle bir kale yürüyüşü yapabilirsiniz
ya da farklı seçeneklerden oluşan biletlerden birini alarak
kale kompleksinde bulunan yerlerden dilediğinizi gezebilirsiniz.
Kale ile ilgili tüm bilgileri resmi internet sitesindebulabilirsiniz!
PRAG KALESİ'DE GEZİLECEK YERLER
Prag kale kompleksi (abartmıyorum) neredeyse bir tam günde gezilebilecek kadar büyük bir alanda kurulu, çok sayıda gezilecek yeri içeren büyük bir gezi alanı. Dünya’nın en büyük kalelerinden birisi olan Prag Kalesi, Guinness rekorlar kitabına göre (570 metre uzunluğu ve 130 metre genişliği ile) dünyanın en büyük antik kalesidir. Kale içinde yer alan yapılar farklı yüzyıllarda inşa edilmiştir.
Bohemya ve Kutsal Roma İmparatorluğu'nun yönetim merkezi olan kale, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin (o zamanki) Çekoslovakya'yı işgal etmesinin ardından işgal kuvvetlerinin idare merkezi olmuştur. İşgalin sona ermesinden sonra ülkede hüküm süren komünist idarenin yönetim merkezi olan kalenin bir bölümü günümüzde Çek Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanlığı Sarayı olarak kullanılmaktadır.
Kale alanına giriş yaptıktan sonra 2. avluda bulunan bilet ofisinden bilet alabilirsiniz. Prag Kart ile bilet seçeneklerinden biri olan B Turu ücretsiz olduğundan ve bu turun kapsamında kalede görülebilecek yerlerden en temel olanları (Eski Kraliyet Sarayı, Aziz George Bazilikası, Altın Yol ve Aziz Vitus Katedrali) olduğundan ben bu turun biletini (Prag Kart ile ücretsiz olarak) aldım ve 3. avluya geçtim.
Prag Kalesi krokisi. |
Aziz Vitus Katedrali (Katedrála svatého Víta)
İkinci ve üçüncü avluların arasında birkaç metrelik (Mardin'deki abbaraların benzeri) bir tünel görünümünde geçiş var. Bu geçişin bitiminde karşınıza devasa büyüklükte bir yapı olan Aziz Vitus Katedrali'nin ziyaretçi girişinin olduğu cephesi çıkıyor.
İkinci ve üçüncü avluların arasında birkaç metrelik (Mardin'deki abbaraların benzeri) bir tünel görünümünde geçiş var. Bu geçişin bitiminde karşınıza devasa büyüklükte bir yapı olan Aziz Vitus Katedrali'nin ziyaretçi girişinin olduğu cephesi çıkıyor.
Aziz Vitus Katedrali'nin (ziyaretçi girişinin yapıldığı) batı cephesi ve muhteşem detaylar. |
Üçüncü avludan katedralin güney cephesinin görüntüleri. Bilet alarak kuleye çıkmak mümkün. |
Aziz Vitus Katedralinin inşasının tamamlanması yaklaşık olarak altı yüzyıl sürmüştür.
Yukarıdaki fotoğraflarda görünen güney cephedeki Altın Kapı (yapının asıl giriş
kapısıdır) 1370'li yıllarda yapılmıştır. Katedral ile ilgili bilgileri şurada bulabilirsiniz.
Aziz Vitus Katedrali'nin içini saatlerce gezebilirsiniz. |
Her yer obje, her yer tarih, her yer sanat dolu! |
Aziz Vitus Katedrali'ndeki vitraylar büyüleyici. |
Aziz George Bazilikası (Bazilika svatého Jiří)
Prag Kalesi’nin önemli bölümlerinden biri ve kale kompleksindeki en eski kilise olan Aziz George Bazilikası, MS 920 yılında inşa edilmiştir. Bohemya dükü Vratislaus'un yaptırdığı bazilika içerisinde en dikkat çekici kısım ilk Hristiyan kadın şehidi olarak bilinen Azize Ludmila Şapeli’dir. Bazilika günümüzde dini amaçlar yerine tarihi kalıntı ve eserleri sergilemek için kullanılmaktadır.
Prag Kalesi’nin önemli bölümlerinden biri ve kale kompleksindeki en eski kilise olan Aziz George Bazilikası, MS 920 yılında inşa edilmiştir. Bohemya dükü Vratislaus'un yaptırdığı bazilika içerisinde en dikkat çekici kısım ilk Hristiyan kadın şehidi olarak bilinen Azize Ludmila Şapeli’dir. Bazilika günümüzde dini amaçlar yerine tarihi kalıntı ve eserleri sergilemek için kullanılmaktadır.
Aziz George Bazilikası ve içindeki Azize Ludmila Şapeli. |
Altın Yol (Zlatá ulička)
Prag kale kompleksinde yer alan ve adını 17. yüzyılda buradaki birbirinden güzel ve şirin evlerde yaşamış olan kuyumculardan almış tarihi sokak. Yaklaşık 200 m uzunluğundaki sokağa giriş biletli. Sokak başındaki turnikelere biletinizi okuttuktan hemen sonra köşeyi döner dönmez kendinizi birbirinden güzel, renkli, şirin evlerle dolu masalsı bir dünyada buluyorsunuz.
Altın
Yol'un girişi ve birbirinden güzel evlerin bulunduğu tarihi sokak. Ortadaki fotoğraftaki 22 no'lu mavi renkli olanı Kafka'nın iki yıl yaşadığı ev. |
Günümüzde çoğunun hediyelik eşya mağazası veya sanat galerisi olarak kullanıldığı evlerden 22 no'lu olanı Praglı yazar Kafka ile anılıyor. Kafka, 1916-17 arasında yaklaşık iki yıl bu küçük mavi evde yaşamış. Sırası gelmişken meraklısı için nefis bir Kafka yazısı şurada!
Hani
şiirinde der ya Ataol Behramoğlu "insansaatlerce bakabilir gökyüzüne" diye, işte bu şirin evleri de saatlerce izlemek ve hayal kurmak mümkün. |
Her biri ayrı güzelliğe olduğu kadar ayrı bir kimliğe de sahip olan Altın Yol evleri. |
Altın Yol'da gezerken kendimi zaman zaman Şirinler'in köyünde gibi hissettim! |
Altın Yol, No: 14, Prag! |
Altın Yol'daki önemli evlerden biri 12 no'lu olanı. İkinci Dünya Savaşı
sırasında yasaklanan çok sayıda film ve belgesel Amatör film tarihçisi Josef
Kazda tarafından bu evde saklanmıştır. Ev, Kazda ve arkadaşları tarafından uzun
yıllar, filmlerin izlendiği ve filmler üzerine tartışmaların yapıldığı buluşma
mekanı olarak kullanılmıştır.
|
Prag Kalesi içinde yer alan gezilecek yerlerden benim
tercih ettiklerim bunlardı. Zamanınız çoksa A Turu bileti almanızı
ve kale kompleksi içindeki tüm yerleri görmenizi öneriyorum. Prag Kalesi'nde
ayrılmadan önce Prag'a gitmeden önce planını yaptığım bir şeyi yaşamak için
kaledeki Lobkowicz Sarayı'nın (Lobkowicz Palace/Lobkowický
palác) kafesine girdim ve Prag manzarasına
karşı nefis bir domates çorbası içtim.
Prag Kalesi'ni gezerken Lobkowicz Sarayı'nın kafesinde domates çorbası
molasını öneriyorum. Nefis çorba 95 CZK (yaklaşık 13 TL), Prag manzarası ücretsiz! |
Prag Kale gezim yaklaşık dört saat sürdü. Sırada bekleyen yerler olmasa (ya da
daha doğrusu Prag'da günlerce kalma olanağım olsa) kesinlikle burada bir tam
gün gezerdim. Prag Kalesi'nin doğu kapısından (giriş kapısının tam aksi
yönünden) çıktıktan sonra kalenin çevresindeki bahçede yürüdüm ve giriş
yaptığım tarafa gelerek oradan Nerudova sokağına geçtim. Bu sokak, gerek canlılığı
gerekse muhteşem güzellikteki tarihi binaları ile Prag'da mutlaka görülmesi
gereken yerlerden biri. Nerudova sokağı boyunca boynum ve gözlerim güzelim
binaları görmek için sürekli yukarıya bakar durumdaydı.
Çoğu 300 yılı aşkın süredir yaşayan bu birbirinden
güzel binaların son derece estetik kaygılarla inşa edildikleri ortada. Parke
taşı ile döşeli yolun ve bu yolun iki kenarına yine küçük taşların inci gibi
dizilmesi ile yapılmış kaldırımların iki yanını süsleyen binaların her biri
ayrı bir tarihe ve kimliğe sahip. Genellikle binayı yaptıran kişinin mesleği ve
sosyal statüsü ile ilişkili sembollerle süslenmiş Nerudova sokağı binaları ile
sizleri baş başa bırakıyorum.
Adını 19. yüzyılda yaşamış olan Çek yazar Jan Neruda'dan alan sokakta çok sayıda güzel bina var. |
Birbirinden güzel semboller binalara numara verilmeden önceki yıllarda binaları tanımlıyormuş. |
Sokakta yürürken evin sahibinin mesleğini de gösteren sembolleri kaçırmayın! |
Prag Kalesi'ne yürüyerek çıkmak için en iyi rota bu güzel sokak. |
Nerudova Sokağı adeta açık hava resim galerisi gibi. |
Hazır Nerudova sokağından bahsetmişken Prag'daki tarihi yerlerdeki yollarda asfalt kullanılmadığını belirtmek istiyorum. Ben asfaltın ülkemizdeki belediyeler için kolaya kaçmak ve zevksizlik olduğunu düşünüyorum. İşte size Prag'da bir yol ve kaldırım fotoğrafı:
Saat öğleyi geçiyordu, şimdi sırada yine Prag'a gelmeden önce mutlaka gitmeliyim dediğim yerlerden biri olan Vítĕzná 124/5'de yer alan Kafe Savoy'da (Cafe Savoy) bir kahve molası vermek vardı. Vltava nehrine paralel sokaklarda yürüyerek bu güzel ve tarihi kafenin kapısın açtım, nezih ortama adımımı attım; çok güzel bir andı! Kafe Savoy 1893 yılında Prag'da kurulmuş Fransız tarzı kafelerden biri. Masada siparişlerimi beklerken yüksek tavanlı yapıyı incelemek, tavan detayları ile yıllar öncesine gitmek keyifliydi.
Kafe
Savoy'da seçimlerim tarihi mekanın adının verildiği kahve ve elmalı pasta
oldu; cafe au lait Savoy (85 CZK) ve Jablečný závin Savoy (98 CZK). |
Prag'daki ilk kahve molamdan sonra Nâzım'ın martılara
ekmek attığı Lejyonerler Köprüsü'den (Legion Bridge/Most Legií) geçerek
Smetanovo yolu(Smetanovo nábřeží) boyunca fotoğraf çekerek
Charles köprüsüne doğru yürüdüm ve köprünün eski şehir tarafındaki kulesine (Old Town Bridge Tower/Staroměstská mostecká
věž) çıktım. Bu arada, Prag ve Nâzım'la ilgili "Prag’da
Nâzım Hikmet’in izinde" başlıklı yazıyı okumanızı
öneriyorum.
Smetanovo yolu (Smetanovo nábřeží) boyunca
yürürken önde Vltava nehrinin olduğu çok güzel Prag fotoğrafları karşınıza çıkıyor. |
Soldaki fotoğrafta Prag'ın şifresi var! Sağdaki fotoğrafta ise Charles Köprüsü'nün eski şehir kısmındaki kule görünüyor (The Old Town Bridge Tower/Staroměstská mostecká věž). |
Charles Köprüsü'nün (iki ucunda) eski
şehir (Old Town/Staré Město) kısmında (The
Old Town Bridge Tower/Staroměstská mostecká věž) ve küçük
şehir (Malá Strana) kısmında (The
Lesser Town Bridge Tower/Malostranské mostecké věže) olmak üzere
iki kulesi var. İkisine de (bilet alarak) çıkmak ve özellikle köprüyü ve yakın
çevresini yukarıdan seyretmek mümkün. Ben eski şehir kısmındaki kuleyi tercih
ettim. Kulenin giriş kapısından sonra merdivenlerden birkaç kat yukarıya
çıkıyorsunuz. Buradaki ofisten biletinizi aldıktan sonra yukarıya doğru
merdiven çıkmaya devam ediyorsunuz. Prag Kart ile indirimli alabileceğiniz bilet
bilgileri için şuraya bakabilirsiniz.
Eski şehir (Old
Town) kısmındaki kule (The Old Town Bridge Tower/Staroměstská mostecká věž).
Soldaki
fotoğrafı Prag Kalesi'nden, sağdakini ise bot turu sırasında çektim. |
Eski şehir (Old Town) kısmındaki kuleden (The Old Town Bridge Tower) yakın çevre. |
Eski şehir (Old Town) kısmındaki kuleden Charles Köprüsü'nün Old Town tarafındaki giriş kısmı. |
Tarihi
Charles Köprüsü üzerinde yürümek, zaman zaman durup şehri, bazen de insanları seyretmek çok güzeldi. |
Orta Avrupa'daki gezilesi ve görülesi dünya kentlerinden biri olan Prag'da ikinci akşamımı yaşıyordum. Prag Kalesi, Nerudova Sokağı, Kafe Savoy derken kuleden indikten sonra köprü üzerinde keyifle gezdim. Karnım iyice acıkmaya başladığında, ilk akşam yemeği planımı hayat geçirmek üzere eski şehir meydanı yakınlarındaki UDvou Sester isimli restorana doğru yürümeye başladım. Prag'ın özellikle eski şehir (Staré Město) tarafındaki sokakları adeta örümcek ağı gibi iç içe geçmiş durumda. Elimde harita olmasına rağmen Melantrichova 471/10adresindeki U Dvou Sester'i bulmak kolay olmadı.
Prag'daki binalar hem eski hem de yeni
numaraları ile gösteriliyor. Bu durum gerçekte de böyle (binalarda iki numara
da yazılı) Google Maps'te de. Yani Melantrichova 471/10 denildiğinde
aklınıza Melantrichova Sokağı'ndaki 471 no'lu binadaki 10 no'lu yer gelmesin! Melantrichova
Sokağı'ndaki 471 ile 10 no'lu bina aynı bina! 👀
Prag'daki
bina numaralarını Nerudova Sokağı'dan bir örnekle açıklayalım! ☺ Soldaki görsel Google Maps'ten, sağdaki fotoğraf ise bana ait. |
U Dvou Sester (iki kız kardeş) sadece yemek için değil, sokaktan geçenleri ve içerideki objeleri seyrederek keyifle vakit geçirilebilecek kadar hoş ve huzurlu bir yer.
Melantrichova 471/10'daki U Dvou Sester'da bir yemek molasını kesinlikle öneriyorum! |
Ben burada ev yapımı (nefisti, sıcacıktı) ekmeğin içinde servis edilen Gulaş çorbasını keyifle kaşıkladım. Adı çorba ama içeriği ve kıvamı ile bildiğiniz sulu et yemeği. Çorbanın ıslattığı ekmeği, önce iç kısmını sonra da geriye kalanını yemek de güzeldi. Çorbanın yanına ünlü Çek biralarından biri olan Staropramen'in filtre edilmemişinden aldım, o da nefisti.
PRAG GÜNLÜĞÜ
11 EKİM 2016 SALI,
ÜÇÜNCÜ GÜN, MALÁ STRANA, POHOŘELEC ve NOVÉ MĔSTO
Prag'daki üçüncü günüm en çok yere
gittiğim ve en çok yürüdüğüm gün oldu. Aşağıdaki kroki üzerinde işaretlediğim
noktalardaki duraklarımı sıralayıp, anlatmaya ve fotoğraflarımı paylaşmaya
geçeceğim.
Sabah erkenden yeşil hat olan A
metrosu ile başlangıç noktası olarak belirlediğim Malostranské durağına gittim ve sırası ile (gün
boyunca) şunları yaşadım:
1: Wallenstein
Sarayı (Valdštejnský palác), Aziz Nicholas Kilisesi (Kostel
svatého Mikuláše), Kafka Müzesi.
2: Kampa
adası, kahve molası, John Lennon duvarı, Kampa Bebekleri.
3: Strahov
Manastırı (Strahovský klášter), aynalarla eğlence, Petrin Kulesi.
4: Nâzım'la
Kafe Slavia'da buluşma, dans eden evler.
5: Kimine
göre sadece bir duvar, bana göre Prag'ın yakın tarihine kısa bir yolculuk.
6: Ve
eğlenceli bir ortamda güzel bir akşam yemeği.
Wallenstein Sarayı (Valdštejnský palác); Barok
mimarisinin güzel bir örneği olan 400 yıllık bir yapı, kendisi olduğu kadar
güzel bahçesi ile de ilgi çekiyor. Saray
kompleksinde Çek Cumhuriyeti Parlamento
Binası da (SENETA) yer
alıyor. Ben fazla zamanım olmadığından sadece bahçede küçük bir tur
attım.
Wallenstein
Sarayı (Valdštejnský palác) bahçesindeki heykellerden birkaçı.
|
Aziz Nicholas Kilisesi (Kostel svatého Mikuláše)Prag'ın iki yakasında iki tane Aziz Nicholas Kilisesi (St. Nicholas Church) var. Biri eski şehir meydanında (Old Town), diğeri de Malá Strana'da (benim çok sevdiğim küçük Malostranské meydanında) yer alıyor. Wallenstein Sarayı'ndan Malostranské meydanına eski Prag sokaklarında keyifle yürüyerek ulaştım. Kilisenin giriş kapısı meydanın arka tarafında yer alıyor. Kapıda giriş ücreti olarak 70 CZK ödeyerek biletimi aldım ve içeriye girdim. Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği üyeleri arasında Estonya'dan sonra en çok dini inancı olmayan nüfusa sahip. Ülkenin yaklaşık %60'ının herhangi bir dini inancı yok. Bu nedenle günümüzde pek çok kilise ve manastır konser/sergi salonu veya müze olarak kullanılıyor. Kilisenin internet sitesinden konser programlarını öğrenmek mümkün.
Malá Strana sokaklarından fotoğraflar; 1) Charles Köprüsü'nün Malá Strana'daki girişi, 2) Karmelitská sokağı, 3) Thunovská sokağı, 4) Thunovská sokağında "askıdaki ev". |
Prag’ın en önemli ve en ünlü
barok tarzı kilisesi olan Malá Strana'daki Aziz Nicholas
kilisesinin içindeki sütunlar azizlerin heykelleri ile süslenmiş . |
Malá Strana'daki Aziz Nicholas kilisesinin tavan süslemeleri. |
Kiliseden çıktıktan sonra Charles Köprüsü'ne doğru yürüdüm. Önce Kafka Müzesi'ne ardından da ters yönde -Kampa adası'na doğru- yürüyerek köprünün altından geçip (tarihi köprünün yüzlerce yıllık taş bloklarına dokunarak) Kampa adası denilen bölgeye gittim.
Prag'a gitmeden önce okuduğum gezi yazılarında Kafka Müzesi'nde görülecek fazla bir şey olmadığını ama bahçesindeki heykelin epey ilginç olduğunu öğrenmiştim. Bu nedenle müzeye girmedim, bahçesindeki gerçekten ilgi çekici heykel grubunu fotoğrafladıktan sonra gezi planımdaki rotama (yukarıda verdiğim krokideki 2 no'lu yere doğru) devam ettim.
Kafka Müzesi'ne giderken U Lužického semináře 100/24'de belki de dünyanın en dar sokağı var. Sokak o kadar dar ki karşılıklı iki insanın geçişi mümkün olmadığından iki ucuna trafik ışığı koyulmuş! Ben gittiğimde sokağın girişi demir parmaklıkla kapatılmıştı.
U Lužického semináře 100/24'deki dar sokak
ve Cihelná 635/2b'deki Kafka Müzesi'nin bahçesindeki heykel grubu. |
Dünyaca ünlü Çek heykeltıraş David Černý tarafından 2004
yılında yapılan "İşeyenler" (Piss Sculpture) adlı
bronz heykel grubunun nasıl çalıştığını şurada izleyebilirsiniz.
Sırada Kampa adasında gezmek ve görmek için not aldığım iki yer vardı; John Lennon Duvarıve Kampa Bebekleri.
Köprüyü geçtikten kısa bir süre sonra sol tarafta (Vltava nehri kenarında) bir kafe gördüm. Yurt dışı gezilerimde kahve molaları ve akşam yemekleri için, internetten geniş çaplı araştırma yaptıktan sonra (bu konuda Tripadvisor'daki yorum ve fotoğraflar çok işime yarıyor) belirlediğim mekanlara yer veriyorum. Bu defa planın dışına çıkarak gözüme hoş görünen Na Kampě 509/14 adresindeki Gotika kafede mola verdim ve memnun kaldım (cafe latte 120 CZK). Prag'da Kampa adasına gittiğinizde burada mola vermenizi, mevsim uygunsa nehir kenarındaki bahçesinde oturmanızı öneriyorum.
Sırada Kampa adasında gezmek ve görmek için not aldığım iki yer vardı; John Lennon Duvarıve Kampa Bebekleri.
Köprüyü geçtikten kısa bir süre sonra sol tarafta (Vltava nehri kenarında) bir kafe gördüm. Yurt dışı gezilerimde kahve molaları ve akşam yemekleri için, internetten geniş çaplı araştırma yaptıktan sonra (bu konuda Tripadvisor'daki yorum ve fotoğraflar çok işime yarıyor) belirlediğim mekanlara yer veriyorum. Bu defa planın dışına çıkarak gözüme hoş görünen Na Kampě 509/14 adresindeki Gotika kafede mola verdim ve memnun kaldım (cafe latte 120 CZK). Prag'da Kampa adasına gittiğinizde burada mola vermenizi, mevsim uygunsa nehir kenarındaki bahçesinde oturmanızı öneriyorum.
Kampa adasında gezerken keyifli bir mola yeri; Gotika kafe! |
Prag'ın bu bölgesinde Vltava nehri sokak aralarına girmiş, kentin içine
sokulmuş durumda. Vltava nehrinden kanala giren su nehre paralel olan ve 12.
yy.'da yapıldığı tahmin edilen 900 m uzunluğundaki Čertovka kanalından
akarak tekrar Vltava nehrine kavuşuyor. Kanal Little Prague Venice adı
ile de biliniyor.
Kampa adasında görülmesi gereken ve Prag'ın kent kimliğinde kendine yer
edinmiş olan yerlerden biri de Lennon Duvarı (The Lennon
Wall/John Lennon Wall). The Beatles grubunun efsanevi üyesi John Lennon'un 1980 yılında
ölümünün ardından, o günden beri Lennon'un anısına grafiti, resim, slogan
ve şiirlerle anıtlaştırılan bu duvar barış ve sevgiyi
temsil etmektedir. Lennon Duvarı'nda çektiğim fotoğraflara geçmeden önce efsane
şarkı "imagine" dinlemenin zamandır diye
düşünüyorum.
Kampa adasındaki Lennon Duvarı. |
Prag'a
giderken benim gibi yanınızda uygun kalem (ya da sprey boya) götürürseniz Lennon Duvarı'nda siz de izinizi bırakabilirsiniz! 😉 |
John Lennon Duvarı'ndan sonra Kampa adasındaki yürüyüşüme Vltava nehri kenarından devam ettim ve aşağıdaki fotoğrafları çektikten sonra Prag'ın bir başka ilginç heykel grubunun olduğu yere ulaştım.
İlk olarak 1994 yılında
Chicago Modern Sanatlar Müzesi'nde tanıtılan heykel grubu, Amerika'nın farklı
şehirleri ve Londra da dâhil bir çok şehirde sergilenmiş. Günümüzde "Kampa
Bebekleri"olarak bilinen heykel grubu 1995 yılından beri Kampa
adasında bulunmaktadır. Prag sokaklarında gezerken Old Town tarafındaki
bir sokakta Černý'ye ait bir ilginç heykel daha gördüm; bir binanın dikey
yağmur (oluk) borusuna yapılmış bir embriyo heykeli! Bunun fotoğrafını
yazının ilerleyen bölümlerinde göreceksiniz. David
Černý tarafından Prag'ın farklı yerlerinde yapılmış
heykeller hakkında şurada güzel bir yazı var!
Prag'ın pek çok yerindeki heykelleri ile kent
kimliğine artı değer katmış olan David
Černý tarafından yapılmış olan "Kampa
Bebekleri" adlı heykel grubu Kampa Müzesi'nin yanında yer alıyor. |
Kampa adasından çıktıktan sonra Strahov Kütüphanesi'ni
dünya gözü ile görmek için Vítězná sokağındaki duraktan 22 no'lu tramvaya
bindim ve Pohořolec durağında indim. Kütüphanenin öğle tatilinde kapalı
olduğunu gitmeden önce internetten öğrendiğim için tramvaydan indikten sonra
bir süre Pohořolec sokağında dolaştım. Eğer
kedi sever biriyseniz burada tam size göre sevimli bir galeri var; Kvetiny U
Elisky Mnau Galerie. Soldaki krokide tam kedinin kuyruğunun ucuna denk
gelen gelen yerdeki(Pohořolec 110/26) bulunan çoğu kedi desenli çeşit çeşit obje
satılıyor.
Strahov Kütüphanesi Strahov Manastırı kompleksi
içinde yer alıyor. Giriş ücreti 100 CZK, fotoğraf çekmek isterseniz 50 CZK daha
ödeyerek sarı bir etiket almak ve içeride olduğunuz sürece kıyafetinizin
görünür bir yerine yapıştırmak zorundasınız. Dünyanın ne ünlü kütüphanelerinden
ikisinin yer aldığı yapının tarihi 1143 yılına dayanıyor. Çek Cumhuriyeti'nin
en büyük manastır kütüphanesi olan ve yaklaşık 800 yıllık geçmişe sahip yapıda
birbirinden muhteşem iki salon var; Felsefe Salonu (The
Philosophical Hall) ve Teoloji Salonu (The
Theological Hall). Harika Barok tavan süslemeleri ile insanı başka
dünyalara götüren salonlara ziyaretçi girişi yasak; sadece salonların
kapılarından izlemenize izin var. Benim için bu iki salonun kapısından
dakikalarca bakabilmek, o salonların havasını soluyabilmek şükür
sebeplerimdendir.
Strahov Kütüphanesi'nden çıktıktan sonra
yürüyerek (şöyle yürüdüm!) Petrin
Kulesi'ne gittim. Prag'da olduğum günlerde şehirden Petrin Kulesi'ne çıkan
füniküler bakım nedeniyle çalışmadığından kütüphaneye gitmek için yukarıda
anlattığım yolu (tramvay ile ulaşım) tercih ettim.
Eğer füniküler çalışsaydı tercihim şöyle olurdu: Újezd
caddesi üzerindeki istasyondan fünikülere binip Petrin'e çıkar, oradan
yürüyerek Strahov'a geçerdim. Strahov'dan sonra da Pohořolec sokağından
yürüyerek (Úvoz sokağı üzerinden) Nerudova sokağına kavuşur ve oradan da
Charles Köprüsü'ne kadar yürürdüm. Buradan tramvayla önceki krokide 4 ile
işaretlediğim yere giderek günün kalanını tamamlardım. Bu bilgiyi; Petrin
Kulesi'ne ve Strahov Kütüphanesi'ne 22 no'lu tramvay dışında farklı ulaşım
seçeneği de olduğunu (füniküler) belirtmek ve hangisi sizin için uygunsa
ona göre plan yapabilmeniz için verdim. Prag'a gitmeden önce fünikülerin
çalışma durumunu şuradan kontrol etmenizi öneriyorum.
Yurt dışı gezilerimde, şehrin yapısını biraz olsun daha iyi algılayabilmek için kentlere yüksekten bakmayı seviyorum. Prag'a da Charles Köprüsü'nün eski şehir tarafındaki kulesinden sonra bu defa (tamamen ters yönden) Petrin Kulesi'nden (Petřínská rozhledna) baktım. Kuleye çıkmak için iki seçenek var; ya onlarca basamağı tırmanmak ya da asansör. Basamakları kullanarak çıkmak da ücretli ama asansörden daha ucuz; tüm bilgiler şurada! Ben Prag Kart ile ücretsiz olarak kuleye giriş yaptım ve asansör için 60 CZK ödedim.
Yurt dışı gezilerimde, şehrin yapısını biraz olsun daha iyi algılayabilmek için kentlere yüksekten bakmayı seviyorum. Prag'a da Charles Köprüsü'nün eski şehir tarafındaki kulesinden sonra bu defa (tamamen ters yönden) Petrin Kulesi'nden (Petřínská rozhledna) baktım. Kuleye çıkmak için iki seçenek var; ya onlarca basamağı tırmanmak ya da asansör. Basamakları kullanarak çıkmak da ücretli ama asansörden daha ucuz; tüm bilgiler şurada! Ben Prag Kart ile ücretsiz olarak kuleye giriş yaptım ve asansör için 60 CZK ödedim.
Petrin Kulesi'den Prag manzaraları. |
Petrin Kulesi'nin birkaç yüz metre uzağında içinde büyük bir aynalı salonun (aynalı labirent) ve insanı şekilden şekle sokan aynaların olduğu bir yer var; Zrcadlové bludiště na Petříně (The Mirror Maze on Petřín Hill). Prag Kart ile giriş ücretsiz olunca şehre doğru yürümeye başlamadan önce şöyle bir girdim, biraz eğlendim ve fazla kalmadan çıktım. Nasıl bir yer olduğu konusunda fikir vermesi için çok kısa video şurada!
Petrin tepesinde kulenin hemen yakınında yer alan Zrcadlové bludiště na Petříně (The Mirror Maze on Petřín Hill) kısa bir eğlence molası için uğranılabilecek bir yer. |
Buradan çıktıktan sonra kendimi ormanlık diyebileceğim bir alana bıraktım. Baktım aşağıya (şehir yönünde) bir yol var, başladım yürümeye. Ağaçların arasında kıvrılarak devam eden yolun sonunda yukarıda bahsettiğim fünikülerin Újezd caddesi üzerindeki istasyonuna ulaştım. Oradan, dün keyifli dakikalar yaşadığım Café Savoy'a bir selam vererek Most Legií (Lejyonerler) köprüsüne ulaştım. Köprüde verdiğim kısa fotoğraf molasının ardından köprünün Smetanovo yoluayağında bulunan Slavia Kafe'ye gittim. Slavia Kafe'nin karşı köşesinde Prag'ın ünlü yapılarından biri olan Ulusal Tiyatro Binası (Národní divadlo Prague/National Theatre) var. Ben gitmedim ama Prag'dayken bir oyuna ya da operaya gitmek isteyenler için biletler şurada!
Most Legií (Lejyonerler) köprüsünde fotoğraf molası. Alt ortada görünen yapı Ulusal Tiyatro Binası (Národní divadlo Prague/National Theatre), alt sağda ise Slavia Kafe (Kavárna Slavia). |
Prag'a gitmeden önce hayalini kurduğum bir andı; Nâzım'ın defalarca gittiği "Slavia Kahvesi"nin (Kavárna Slavia) kapısını açmak ve o ortama girmek, orada (giderken yanımda götürdüğüm bir şiir kitabından) Nâzım dizeleri okumak. İşte bu da bir başka şükür sebebi oldu benim için.
Prag'da yaşanabilecek en güzel ve anlamlı anlardan biri Nâzım'la Slavia Kahvesi'nde buluşmaktı! |
O'nun deyişi ile "Slavia Kahvesi"nde okuduğum Nâzım dizeleri:
"kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin"
Slavia Kafe gerek Nâzım'ı hissettirmesi gerekse nezih ortamı ile saatlerce oturulabilecek bir sosyal mekan. Girişte başlayan ana salonun ucunda sağa döndüğünüzde tam karşıdaki duvarda ünlü Çek ressam Viktor Oliva'nın "Absinthe Drinker" (Piják absintu) isimli yağlı boya tablosu sizi karşılıyor. Yazımın başlangıç bölümünde verdiğim bir linki tekrar etmek istiyorum; burada bu tablo ile ilgili güzel bir yorum var!
Eski şehir (Staré Město) bölgesinde Jilská 7'de yer alan Absintherieré. |
Absinthe'in nasıl bir içki olduğunu merak edenler için burada detaylı bilgi var.
Prag'da absinthe içmek isteyenler için de popüler adres şurada. Slavia Kafe'deki
molamda bir taşla iki kuş vurayım dedim ve mekanın adı ile servis edilen Verde
Slavia (absinthe ile süslenmiş kahve) içtim (95 CZK). Bir tür latte olan
Verde Slavia'nın üst bölümündeki yeşil absinthe rengi göze hoş görünüyor ve o
kadarcık miktarı dahi çok az da olsa kafayı güzel yapıyor. 😇
Slavia Kafe'nin salonu ve "Absinthe Drinker" adlı ünlü tablo. |
Bu güzel moladan sonra Masarykovo nábřeží boyunca sanat eseri
görünümündeki binaları fotoğraflayarak, yakın geçmişte kent dokusuna dâhil
olmuş Prag'ın ilgi çekici binalarından biri olan Dans Eden Evler'e (The Dancing
House/Tančící dům) ulaştım.
Prag'ın pek çok yerinde birbirinden güzel ve
estetik tarihi binalar var. Bu binalara en çok rastlanan yerlerden biri de Masarykovo nábřeží. |
Bilinen adı ile Dans Eden Ev (Tančící dům) geleneksel
mimari akımlara uygun olmayan ve Prag'ın tarihi dokusunda aykırılık
yaratan tasarımı ile inşaatın onaylanmasından itibaren tartışmalara neden
olmuş. Hollanda kökenli bir sigorta şirketi tarafından yaptırılan ve
günümüzde içinde ofislerin, terasında da bir restoranın bulunduğu bina
Prag'ın The New Town (Nové Město) denilen
bölgesinde Rašínovo nábřeží 1981/80 adresinde. Şu
an binanın olduğu yerdeki yapı 1945'teki bombardıman sırasında yıkılmış ve alan
1992 yılında bu ilginç yapının inşaatının başlamasına kadar boş
kalmış. Çek mimar Vlado Milunić’in Kanada kökenli Amerikalı
mimar Frank Gehry ile birlikte gerçekleştirilen inşaat 1996
yılında tamamlanmış.
Evet, Prag'da dolu dolu yaşadığım üçüncü
günün sonuna yaklaşıyordum. Bugün için gitmek, görmek ve fotoğraflamak
istediğim tek yer kalmıştı. Bunun için Dans Eden Ev'in bulunduğu yerden
yukarıya doğru yürümeye başladım. Baktım hava kararmaya yüz tutuyor hemen ilk
gelen tramvaya bindim ve Pavlova durağında indikten sonra Legerova
1607/63 adresindeki benim için anlamlı olan duvarı aramaya başladım ve
buldum!
Bu duvarda resimleri ve ölüm tarihleri olanlardan Prag Ünivsersitesi'nde
felsefe öğrencisi olan Jan Palach 1968'de Varşova Paktı'nın Çekoslovakya'yı
işgalini protesto etmek için 16 Ocak 1969'da Wenceslas
(Vaclav) Meydanı'ndaki Aziz Wenceslas Heykeli'nin
önünde kendini yakmış ve hastanede geçen üç günün ardından 19 Ocak 1969
tarihinde ölmüştür. Bir din adamı olan Josef Toufar ise komünist rejim
tarafından cezaevinde yapılan işkenceler sonunda 25 Şubat 1950'de ölmüştür.
Günümüzde Çek Cumhuriyeti'nde pek çok yere bu iki insanın isimleri verilmiştir.
Ve günün finalini yapmak üzere
buradan Křemencova 1651/11'e yürüyerek tarihi Çek restoranlarından biri
olan U Fleků'ya
gittim. Bir aile işletmesi olarak 1499'da kurulmuş olan restoranda çok keyifli
bir ortam var. Prag'ın en eski bira fabrikası olarak bilinen işletmenin 500
yıllık tarihi binasında olmak bile başlı başına bir özel duyguydu benim
için.
Mevsim uygun olduğunda
kullanılan bahçesinin yanı sıra tam sekiz ayrı odada aynı anda hizmet
veriliyor. Ellerinde yerel (kendi üretimleri olan) bira bardakları ile dolu
tepsilerle dolaşan garsonları, keyifle sohbet eden ya da kendi dünyasında
dalgın dalgın etrafı seyreden müşterileri ve akordiyondan ortama yayılan Çek
müzikleri ile bence Prag'da kesinlikle gidilmesi gereken yemek/bira
mekanlarından biri. Ortamı size yaşatabilmek için kısa bir video çektim.
|
PRAG GÜNLÜĞÜ
12 EKİM 2016 ÇARŞAMBA,
DÖRDÜNCÜ GÜN, STARÉ MĔSTO
Günün önemli durakları ve aktiviteleri;
1) Klementinum, 2) Yahudi mahallesi, 3) Bedřich Smetany Müzesi, 4) Old Town, Astronomik Saat ve 5) Vltava nehrinde bot turu oldu.
Yazının bu bölümünde Prag'da ekonomik fiyatla hediyelik eşya alınabilecek ekonomik bir adres de (6) var! 😉 Prag'a gitmeden önce internetten defalarca fotoğraflarına baktığım ve gezi planıma dâhil ettiğim iki güzel kafede mola verdim ve akşam Prag günlerimin finalini tarihi bir mekandaki(7) akşam yemeği ve Çek birası ile yaptım.
Otelden B metrosu ile Můstek istasyonuna
geldim. Yazının burasında Prag metrosu ile ilgili önemli bir bilgi paylaşmak
istiyorum. Můstek; A (yeşil hat) ve B (sarı
hat) metrolarının kesiştiği, Prag'ın
merkezi istasyonlardan biri. Yer altındaki uzun geçiş tünellerini
kullanarak bir hattan diğerine geçiliyor. B metrosunun durağı Můstek,
A metrosunun durağı ise Můstek-A.
|
Burada Prag'ın en önemli meydanı olan Vaclav
(Wenceslas Square/Václavské
náměstí) meydanı var. Ulusal Müze (National
Museum/Národní muzeum) bu meydanda bulunuyor. Benim Prag'da olduğum
günlerde müzenin yer aldığı tarihi binada geniş kapsamlı bakım
yapıldığından (yazıyı hazırlarken 2011 yılında başlayan bakım çalışması
devam ediyordu!) giremedim (Prag'a bir daha gitmek için
sebeplerimden biri! 😉). UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan
ve Çek Cumhuriyeti'nin tarihinde, başta 1969 yılında Jan
Palach'ın komünist rejime karşı protesto olarak kendini yakması ve
1989 yılında komünist rejimin yıkılmasına neden olan Kadife Devrim'in (sametová
revoluce) başlaması olmak üzere pek çok olaya tanıklık etmiş
meydan adını Bohemya Dükü I. Vaclav'dan almış.
Vaclav Meydanı'ndan
yürüyerek Klementinum'a (Zrcadlová kaple Klementina) ulaştım
ve gezi planımda bugün için yazdıklarımı yaşamaya başladım.
Klementinum (Mariánské nám. 5) her ne kadar "anlatılmaz,
yaşanır" türü bir yer olsa da, ben elimden geldiğince
size anlatmaya çalışacağım. Bu muhteşem kompleks 16 yy.'da Bir Hristiyan
tarikatı olan Cizvitlere ait okul olarak kurulmuş, daha sonra Prag'ın en eski
üniversitesine dönüştürülmüş. Barok mimarideki yapıdaki en etkileyici bölüm
içinde çoğu en az 100 yıllık olan 20000'den fazla cilt kitap bulunan Barok Kütüphanesi (Baroque
library).
Alman astronom Johannes Kepler'in burada
yaptığı çalışmalar sonucunda gezegenlerin hareketleri keşfedilmiş. Yapı içinde
1781 yılında ulusal kütüphane kurulmuş ve 1782'den sonra Klementinum (Türkçe
olarak "ulusal bilgi deposu" şeklinde ifade
edebileceğim) "legal deposit library" olmuş.
Yaklaşık 20000 metrekare alanı ile Prag'da kaleden sonraki ikinci büyük kompleks olan Klementinum'da 1722 yılında yapılmış olan Astronomik Kule 68 metre uzunluğunda. Rehberli turun finalinin yapıldığı ve Prag'ın bir kısmını yukarıdan görebileceğiniz kulenin tur sırasında çıkılabilen yüksekliği ise 52 metre.
Yaklaşık 20000 metrekare alanı ile Prag'da kaleden sonraki ikinci büyük kompleks olan Klementinum'da 1722 yılında yapılmış olan Astronomik Kule 68 metre uzunluğunda. Rehberli turun finalinin yapıldığı ve Prag'ın bir kısmını yukarıdan görebileceğiniz kulenin tur sırasında çıkılabilen yüksekliği ise 52 metre.
Rehberli tur
Aynalı Şapel'den
(Mirror Chapel)
başlıyor.
Şapel günümüzde
ibadet için değil,
konserler
ve nikah törenleri
için kullanılıyor.
Daha sonra kuleye doğru ilerlerken, bu tarihi yapıda yapılmış olan astronomik gözlemler rehber tarafından anlatılıyor. Astronomik çalışmalarda kullanılmış araç-gereçlerle ilgili bilgiler de veriliyor. En eski hava durumu kayıtlarının 1775 yılına kadar dayandığı Klementinum'da günümüzde de buna devam ediliyor.
Turun bence en etkileyici ve anlamlı
bölümü muhteşem güzellikteki Barok Kütüphanesi'nin kapılarının
rehber tarafından açıldığı an başlıyor. Rehber kütüphane hakkında bilgi
verirken ben büyük bir şaşkınlık ve büyülenme ile o güzelliği dakikalarca
seyrettim.
Klementinum kompleksinde yer alan Barok
Kütüphanesi defalarca dünyanın en güzel kütüphanesi seçilmiş. Bir örnek şurada! Tam biletin 220 CZK
olduğu Klementinum'da Parg Kart'a %25 indirim var. Rehberli turlar yaklaşık 50
dakika sürüyor ve her yarım saatte bir başlıyor.
Klementinum'dan çıktıktan sonra bazı sinagogları ve mezarlığı görmek için eski Yahudi mahallesinin olduğu Josefov'a gittim
ve kötü bir sürprizle karşılaştım.
Meğer bugün (13 Ekim 2016) Yahudiler için yılın en kutsal ve dini ağırlığa sahip olan bir günüymüş (Yom Kipur; kefaret günü). Bu nedenle Yahudi bölgesindeki sinagoglar, müze ve mezarlık kapalıydı ve ben sadece ölülerin üst üste gömülmüş olduğu ve binlerce mezar taşının olduğunu Prag'a gitmeden önce okuduğum gezi yazılarından öğrendiğim mezarlığın kapısından fotoğraf çekebildim.
Öğlen olmak üzereydi, Charles Köprüsü'ne
doğru yürüdüm ve birkaç defa dışarıdan göze hoş görünen binasını gördüğüm, Çek müziğinin kurucusu kabul edilen piyanist, orkestra şefi ve besteci Bedřich Smetena'nın
adının verildiği müzeye gittim. Prag Kart
ile girişin ücretsiz olduğu müzede kısa bir süre kaldım.
Giriş kapısının olduğu yerdeki
söğüt ağacının dalları arasında heykelinin bulunduğu Bedřich Smetena Müzesi Prag'da kısa bir müzik molası için iyi bir seçim. |
Müzeden çıktıktan sonra yolun karşısına geçtim ve
kapısını açmak için sabırsızlandığım (Prag'a gitmeden önce internette baktığım
fotoğraflarda çok cazip görünüyordu) Tri Kafe'de(Anenska 188/3) kahve molası
verdim.
Prag sokaklarını adımlarken... |
Sokakta kafeye ait herhangi bir tabela yok, sokak boyunca yürürken şirin kapısı mutlaka dikkatinizi çekecektir. Girişteki tezgâhın altında bulunan kara tahtaya kafeye gelenler hangi ülkeden geldiklerini işaretliyorlar. Tahtada Türkiye yoktu, çıkarken tebeşiri aldım ve güzelce "TUR 1" yazdım. Ortam, kahveler ve ev yapımı tartlar güzel. |
Tri Kafe'deki tadına doyamadığım moladan sonra yukarıda verdiğim günün krokisindeki 4 no'lu hedefe doğru yürüdüm. Prag denilince akla ilk gelenlerden biri de eski kent meydanı (Old Town Square/Staroměstské náměstí). Meydanın girişinde tarihi Astronomik Saat Kulesi var(Astronomical Clock/Staroměstský orloj). |
Kuleye çıkış bilet ücreti
130 CZK idi (şimdi internet sitesinden baktım,
Nisan 2017'den itibaren 250 CZK olacakmış!) Prag Kart ile ücret ödemeden bilet
alabiliyorsunuz, ben de öyle yaptım. Prag'a dördüncü defa yukarıdan bakmak için
asansöre bindim. Asansör de yukarısı da müthiş kalabalıktı. Kendime uygun bir
yer bulup saat başında yapılacak olan töreni aşağıdan izleyenleri yukarıdan
seyretmek için beklemeye başladım. Gördüklerim şurada!
Astronomik Saat'in günümüzde bu denli ünlü
olmasının en önemli nedeni, günümüzde hâlâ çalışabilir durumda olan dünyanın en
eski saati olması. Yapım yılı olarak (tarihi belgelerdeki kayıtlara göre) 1410
kabul edilen saat, orta çağdaki gök bilimine dair ipuçları veriyor. Günümüze
kadar çok sayıda onarımdan geçmesine rağmen hâlâ teknik yaşamına devam eden
Astronomik Saat Kulesi'nde 12 saat dilimini ve 12 burcun sembolleri
bulunmaktadır.
Astronomik Saat Kulesi'nin altında günün her saatinde kalabalık toplanıyor. Akşamları toplanan insan sayısı artıyor. Kulede her saat başı olanın kısa özetini veriyorum! |
Her saat başı kulede
animasyon var!
Saat’in sağ ve sol kısmında dört tane heykel bulunuyor. İskelet şeklinde olan heykelin bir elindeki çanı çalıp diğer elindeki kum saatini çevirmesiyle animasyon başlıyor. Bu, her canlının bir gün ölümü tadacağını ve geçen zamanla birlikte kaçınılmaz sonun yaklaştığını simgeliyormuş. Yahudi, elindeki para kesesini gösterip, gelecek ölümü kabullenmediğini, başını sağa sola sallayarak ifade ediyormuş. Diğer bir heykel ise elindeki aynaya bakarak başını sağa sola sallıyor ve bu şekilde kibri ifade ederek gelen ölümü kabullenmediğini belirtiyormuş. Elindeki mandolin ile keyif ve eğlenceyi temsil eden dördüncü heykel aynı zamanda başını sağa sola sallayarak ölümü kabul etmediğini ifade ediyormuş.
Bu dört heykelin
mesajlarını verdiği animasyon boyunca, saatin üstünde açılan pencereden 12
havari geçiş yapıyor. Animasyon, saatin en üstündeki horozun ötüp yuvasına
girmesiyle sona eriyor ve kulenin altında toplananlar ıslık ve alkışla
gösteriyi tamamlıyor.
Bu anlattıklarımın kısa videosu şurada!
Bu anlattıklarımın kısa videosu şurada!
Kuleden meydanı izlemek müthiş kalabalığın verdiği zorluğa rağmen keyifli. |
Wenceslas
Meydanı ile Charles Köprüsü arasında kalan Prag'ın tarihi meydanı günün her saatinde keyifli insan manzaralarına sahne oluyor. |
Meydanı birbirinden güzel tarihi binalar çevrelemiş durumda. Bunlardan en önemlileri kentin bu yakasındaki Aziz Nikolas Kilisesi (St.Nicholas Church/chrám svatého Mikuláše) ve içinde Ulusal Galeri'nin bulunduğu Kinský Sarayı (National Gallery in Prague – Kinský Palace/Národní galerie v Praze – palác Kinských). Kiliseye giriş ücretsiz, şöyle bir bakabilirsiniz. Galeriye giriş biletli, Prag Kart ile ücretsiz. Prag'a gideceğiniz tarihte şansınıza çok değerli bir sergiye rast gelebilirsiniz. |
Eski Şehir Meydanı'ndaki Aziz Nikolas Kilisesi'ne giriş ücretsiz! |
Eski kent meydanı birbirinden güzel binalara ev sahipliği yapıyor. |
Eski kent meydanından fotoğraflar; soldan ikinci
fotoğrafta Aziz Nikolas Kilisesi, ortadaki fotoğrafta ise Tyn Kilisesi görünüyor. |
Eski kent meydanında insanlık tarihinin utançlarından bir de var; Jan Hus Anıtı
(The Jan Hus Memorial). Protestanlığın öncülerinden ve kilise reformcusu
olan Jan Hus kilisenin köklü değişiklikler geçirmesini savunduğu için 1425
yılında bu meydanda yakılmış. Anıt Hus'un ölümünün 500. yılında 1915'te
açılmış. Anıttaki genç anne figürü Protestanları ve ulusal uyanışı
simgelemektedir, Hus ise inançlarından vazgeçmektense ölmeyi tercih
etmeyi temsil ediyor.
Jan Hus
anıtının kaidesinde gerçeğin er ya da geç ortaya çıkacağını ifade eden Çekçe "milujte se pravdy každému přejte" cümlesi yer alıyor. |
Eski Şehir Meydanı'nı
geride bırakarak
Celetná sokağı boyunca yürüdüm.
Bu sokakta çok sayıda, uygun fiyata hediyelik eşya
satan dükkân var.
Prag'da tercih etmediklerimden; Bal Mumu Müzesi (Wax Museum), İşkence Tarihi Müzesi (Museum of Torture) ve Grevin Müzesi (Grévin Praha). Sırası ile Celetná sokağı 6, 12 ve 15'te. |
Benim girmeyi tercih etmediğim iki müze de bu sokakta yer alıyor;
Bal Mumu Müzesi (Wax Museum Prague),
İşkenceTarihi Müzesi (Museum of Torture)
ve Grevin Bal Mumu Müzesi (Grévin Praha).
Sırada günün ikinci kahve molası vardı. Gezi planıma dâhil ettiğim, yazının başlangıç kısmında bahsettiğim eski belediye binasında bulunan ve bina ile aynı adı taşıyan kafeye (Kavárna Obecní dům) doğru yürümeye devam ederken, |
eskiden barut deposu olarak kullanılmış ve eski Prag şehrinin
giriş kapılarından biri olan Barut Kulesi'ne
(Barut Kapısı olarak da biliniyor) (The Powder/Powder
Gate, Prašná brána) şöyle
bir baktım ama içine girmedim.
Eski şehir bölgesine açılan 13 şehir kapısından biri olan kule
1475 yılında Kral Vladislav
tarafından yaptırılmış.
Günümüzde eski ve yeni şehir (Old
Town/New Town)
bölgelerinin tam ortasında (Náměstí
Republiky 5) bulunan kule
gotik mimarinin güzel örneklerinden
biri.
Ortamı, içerideki insanların çeşitliliği, piyanodan
gelen müziği ve mimarisi ile Obecní dům benim için çok keyifli bir durak oldu. |
Obecní
dům'da ünlü Çek tatlısı medovniki denedim. Şu an yazarken dahi her
parçasında aldığım müthiş lezzeti tekrar yaşıyorum. Bir dilim medovnike 100, kahveye de 60 olmak üzere toplam 160 CZK ödedim. |
Prag'daki dördüncü günümün akşamında Vltava nehrinde bot turuna katıldım. Bot turu için birkaç firma var, ben Prag Kart'a %25 indirim uygulayan Prague Boats'u tercih ettim. Yemekli, yemeksiz, uzun ya da kısa süreli olmak üzere farklı tur seçenekleri var. Benim katıldığım tur bir saat sürdü ve Prag merkezinin hemen her yerini Vltava üzerinden gördüm. Budapeşte'de Mart 2016'da yaşadığım Tuna üzerindeki tekne turu o kadar muhteşemdi ki Prag'da yaptığım tur beni fazla mutlu etmedi ama yine de şehri nehirden görmek için öneriyorum.
Prague Boats'ın Vltava nehrindeki bot turunun başlangıç ve bitiş noktası Čechův köprüsünün Staré Město ayağındaki (Dvořákovo nábřeží'deki) iskele. |
Bot turu sırasında çektiğim fotoğraflardan. |
Ve sıra geldi Prag'daki son akşam
yemeğime. Bu akşam yemek için gezi planımda Na Perštýně 345/7'de bulunan
tarihi Çek restoranı ve bira fabrikası U Medvídků vardı. U
Medvídků'ya doğru yürürken sizinle Prag sokaklarından birkaç fotoğraf paylaşmak
istiyorum.
Orta Avrupa şehirlerinde (özellikle Budapeşte ve
Prag'da) ünlü olan bir tatlı; Trdelník. Gezerken açlık hissederseniz atıştırmalık olarak ideal. |
Prag sokaklarındaki bina kimliklerinden biri... |
Yaratıcı ve estetik iş yeri tabelaları. |
Farklı model ve renklerdeki tramvaylar Prag'a ayrı bir güzellik katıyor. |
Yemeğe geçmeden önce size Prag'la ilgili
iki önemli ipucu vermek istiyorum!
Birincisi market önerisi. Prag'ın pek çok
yerinde bulunan Albert market gerek
satılan ürün çeşitliliği gerekse uygun fiyatları ile turistler için faydalı bir
işletme. Karın doyurmak için hazır yiyeceklerin de satıldığı marketten yerel
içkileri (Becherovka ve Božkov) uygun fiyata
almak mümkün.
Becherovka Çek Cumhuriyeti'nin Calovy Vary
kasabasında bir likör şirketi tarafından üretilen, başta tarçın ve anason olmak
üzere çok sayıda bitki özü içeren, alkol oranı %38 olan bir içki. Yaklaşık 210
yıldır ticari olarak üretilen Becherovka'yı içtiğinizde öksürük şurubu içmiş
gibi hissedebilirsiniz, bence tadı aynen öyle. Božkov ise benim tadını pek
sevmediğim bir Çek romu.
Market (ve yerel içki) bilgisinden sonra
sırada hediyelik alışverişi için ekonomik adrese. Burası Prag'da bir yarı açık
pazar yeri. Havel pazarı (Havelský trh) adını bulunduğu Havelská sokağından almış. Çok sayıda hediyelik eşya satan standın olduğu yerden uygun
fiyata Prag'la ilgili obje alabilirsiniz. Ben magnet ve anahtarlık alışverişimi
buradan yaptım. Prag marketleri ile diğer bilgileri şurada bulabilirsiniz.
Sokaklar, alışveriş, ipucu derken Prag
günlerimin sonuna geldim. Prag'daki son akşamımda yemek için bir başka tarihi
ve kimliği olan yer seçtim; Medvídků. Müthiş keyifli, her metrekaresinde hareket olan
bir restoran olan Medvídků'ya girince hemen merdivenlerden üst kattaki
üretim alanına çıktım ve mayalanmakta olan bira fıçılarına baktım. Sonra da
hemen her yerin dolu olduğu restoranda iki güzel Çek hanımın koyu bir sohbet
ettiği masanın kenarına (kendilerinden izin isteyerek) iliştim.
Na Perštýně 345/7'de tarihi ve keyifli bir Çek restoranı ve bira fabrikası; U Medvídků. |
Restoran bölümlerden
oluşuyor, tek bir salon değil ve çoğu yerinde sigara içmek serbest. Sigara
kokusundan pek hoşlanmayan biri olarak benim için tek olumsuz yanı bu
olan Medvídků'da nefis bir tavuk ızgara yedim ve iki farklı bira
içtim. Biraların ikisi de kendi üretimleri ve ticari markalarıydı; Oldgott
Barique Ležak (alkol oranı 13°) ve Budvar (siyah,
alkol oranı 12°). Yemek olarak tercihimi sebze soslu tavuk ızgaradan (Kuře
Supreme) ve haşlanmış patatesten (vařený brambor) yana
kullandım; nefisti!
Restoranın üst katında mayalanmakta olan biraları görebilirsiniz. |
Hesap dökümü veriyorum; 0.5 L Budvar'a 42, 0.3 L Oldgott'a 50, tavuk için 190 ve patatese 30 olmak üzere toplam 312 CZK hesap ödedim. Kesinlikle tavsiye ediyorum! |
Yemek konusunda bir
öneride daha bulunmak istiyorum. Prag'dan dönerken havalimanında (Dış
Hatlar, Terminal 1'de) tarihi Çek bira markalarından birine
(Pilsner Urquell Original Restaurant) ait restoranda
uçağınızın kalkış saatini beklerken Prag birasına ve lezzetlerine son bir
dokunuş yapabilirsiniz.
Türkiye'ye dönerken Prag Vaclav Havel havalimanında Prag tatları ile keyifle vedalaştım. |
Yurt dışı uçuşlarımda ilk defa
kullandığım Pegasus ile geldiğim gibi sorunsuz şekilde önce Sabiha Gökçen'e, ardından da Ankara'ya ulaştım. |
Prag gezisi 2016'da kendime yaptığım iyiliklerden biri olarak kişisel tarihimde yerini aldı. Yazımın farklı bölümlerinde bahsettiğim gibi Prag'da, gerek isteyerek görmediğim gerekse elimde olmayan sebeplerden dolayı göremediğim yerler oldu. Eh bunlar da birkaç yıl sonra tekrar bu güzel dünya kentine gitmek için bahanem olsun!
Muhteşem bir Prag videosu şurada!
Muhteşem bir Prag videosu şurada!
Saygı ve sevgi ile...
Sümer Özvatan
Roma Gezi Yazısı ➽ |
Hangi gezi/seyahat yazısında/sitesinde en karlı şekilde döviz alabileceğiniz döviz bürosu tavsiyesi görebilirsiniz acaba? Sadece Soner Bey'in yazılarında bulabilirsiniz bu altın bilgiyi. Prag'da Kron alma ilgili fazla komisyon ödediğini, döviz işlemi ile ilgili sorun yaşadığını bildiren bir çok yorum okumuştum. Soner Bey döviz bürosunu o kadar güzel tarif etmiş ki google maps'de ilgili büroyu buldum ve haritama kaydettim bile. Yine çok detaylı bir yazı tebrikler Soner Bey.
YanıtlaSilYapacağımız seyahatte sadece nereleri ziyaret etmemiz gerektiğini açıklamakla kalmayıp, o şehre özel böyle nokta atışı can kurtaran bilgiler de paylaştığınız için çok teşekkürler.
Teşekkür ederim. Prag'da keyifli günler dilerim.
Sil